Maersk Line 2020’ye kadar CO2 salınımını %60 azaltacak
Karbon ayak izini rahatlıkla ölçen ve bunu müşteriyle paylaşan Maersk Line, 2014’te CO2 salınımını 456 bin ton azalttı ve 98 milyon dolar da yakıt tasarrufu sağladı. Maersk Line Ülke Grubu Genel Müdürü Lars Oestergaard Nielsen, “2007 yılını baz alarak 2020’de %80 fazla yük taşırken, enerji verimliliğimizi artırarak %60 daha az CO2 salımı yapmayı planlıyoruz. Buna göre, 2020’de konteyner başına 30.8 gram CO2 salımı hedefliyoruz” dedi.
Maersk Line sürdürülebilirlik konusunda nasıl bir strateji izliyor?
Maersk’in sürdürülebilirlik stratejisini, toplumda sürdürülebilirlik konusunda yaşanan zorluk ve problemleri gün yüzüne çıkarmak ve bunu yaparken de şirketimizin büyümesinde bu konuda yaşadığı zorluklara karşı çözüm geliştirmesine yardımcı olmak olarak özetleyebiliriz. İşimizin olumlu etkilerini yayabileceğimiz üç farklı fırsat alanı belirledik. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
· Taşımalarımızı artırmak. Bu kapsamda global pazarlara ulaşım, ekonomik gelişmeye yardımcı olmakta ve buna bağlı olarak iş imkanlarını ve kişilerin gelirlerini arttırmaya yönelik yeni iş fırsatları yaratmasına olanak vermektedir.
· Maliyetlerimizi aşağıya çekmek ve buna bağlı olarak CO2 salınımımızı azaltmak.
· Yetkin personel yetiştirmek. Kişisel gelişime olanak sağlamak, içeride ve dışarıda iş fırsatları yaratmak. Yetenekli insan kaynağımızı güçlendirmek.
Bunları gerçekleştirirken, sürdürülebilirlik olgusunu tüm operasyonlarımıza entegre ederek riskleri minimize edip performans seviyelerini yükseltmeyi amaçlamaktayız.
FİLOSUNU ÇEVRECİ GEMİLERLE GÜÇLENDİRDİ
Çevreci lojistik yatırımlarınız hakkında bilgi verir misiniz?
Hedefimizi gerçekleştirmek ve sürdürebilir gelecek için tüm yatırımlarımızı kullanarak, “Triple-E” adı verilen en son teknoloji kullanılarak tasarlanmış, konteyner taşımacılığında devrim yaratan, dünyanın en büyük ve karbon salımı en düşük gemileri 2013’te filomuza katmaya başladık. Bu gemilerin kapasiteleri Maersk Line’nın sahip olduğu Emma Maersk tipi gemilerden daha fazla, tam 18 bin TEU. Tanesi 190 milyon dolara mal olan bu gemiler, eşsiz dizaynı ve egzoz gazını ekstra enerji üretilmesi için tekrar kullanan en son teknolojisi ile enerji verimliliğini en üst seviyede kullanarak taşımalarda konteyner başına karbon salım oranını %50 azaltmaktadır.
Yine Batı Afrika limanlarında kullandığımız Wafmax adını verdiğimiz gemilerden de bahsetmekte yarar var. Bilindiği gibi Batı Afrika limanlarındaki düşük draft sorunları yüzünden en yüksek 3000-3250 TEU arasındaki gemiler yanaşabilmekteydi. Mühendislerimizin geliştirdiği yeni dizayn sayesinde gemilerin kapasiteleri 4500 TEU’ya (konteyner) çıkarıldı. 22 adedini teslim aldığımız bu gemiler sayesinde hem bölgedeki lojistik maliyetlerini düşürdük hem de ticaretin artmasına yardımcı olduk.
Bugüne kadar gerçekleştirdiğiniz yatırımlarla ne kadarlık bir emisyon azaltımı sağladınız? Geleceğe dönük hedefleriniz neler?
Şu anda global olarak yaşanan en büyük zorluk, artan nüfus karşısında ekonomik fırsatları artırmaya çalışırken, CO2 emisyonunu aynı oranda tutmak veya daha da azaltmak; yani bir nevi ekonomik büyümeyle emisyonu ayrı ayrı değerlendirmek diyebiliriz. Birleşmiş Milletler önümüzdeki 10 senede bunun şirketlerin karşısına çıkacak en büyük problemlerden birisi olacağını bildirmektedir. Global taşımanın %90’nının denizyoluyla yapıldığı ve deniz taşımacılığının global karbon salınımın %3’ünü teşkil ettiğini düşünürsek, enerji verimliliğinin denizcilik şirketlerinin ajandasında en üst sırada yer aldığını söylemek hiç de yanlış olmayacaktır. Biz de bu konuda çok önemli adımlar atmış durumdayız.
Konteyner deniz taşımacılığı toplam CO2 salınımımızın %80’ini oluşturmaktadır. Maersk Line 2007 yılı verilerini baz alarak 2020 için konteyner başına CO2 emisyonunu azaltma hedefini %60 olarak revize ederek, ekonomik büyüme ile CO2 salınımını ayrı kanallarda sürdürme konusunda büyük bir adım atmıştır. Yeni hedefimize göre, yine 2007 yılını baz alarak 2020’de %80 daha fazla yük taşırken enerji verimliliğimizi artırarak %60 daha az CO2 salımı yapmayı planlıyoruz. Buna göre, 2020’de konteyner başına 30.8 gram CO2 salımı hedefliyoruz. Günümüzde pazar ortalamasının konteyner başına CO2 salınımının 58.3 gram olduğunu düşündüğümüzde, Maersk Line olarak bu konuda çok yol aldığımızı rahatlıkla söyleyebiliriz.
Rakam olarak bakacak olursak; 2007 yılında 13.6 milyon TEU taşıma yaparak gemilerimizde yaklaşık 38.5 milyon ton CO2 salımı gerçekleştirmişiz. 2014 yılında ise 18.8 milyon TEU taşımamıza karşılık CO2 salınımımız 27.3 milyon tona düşmüş durumda. Maersk Line 2014 yılında 115 ülkede 335 liman ve buna bağlı 472 terminalde yaklaşık 37.000 limana uğradı. Yani her 15 dakikada bir gemimiz dünyanın herhangi bir yerinde bir limanına uğradı. 37.000 seferi optimize etmek ve enerji verimliliğimizi artırmak bizim en öncelikli hedeflerimizden biriydi. Global Operasyon Merkezimiz geceli gündüzlü çalışarak servis ağımızın en verimli şekilde çalışmasında önemli rol oynadı. Her bir gemi 24 saat izlenerek tüm hareketleri güncel olarak takip edildi. Sonra bu veriler evvelki seyirlerle karşılaştırılarak geminin performansını planlanan zamanda yapması için gerekli düzenlemeler yapıldı. Yukarıda bahsettiğim hedeflerimize ulaşmamız için Global Operasyon Merkezimiz bu şekilde yakıt kullanımını optimize ederek toplamda CO2 salınımımızı 456 bin ton azalttı ve 98 milyon dolar da yakıt tasarrufu gerçekleştirmemizi sağladı. Yani 2013 yılına göre verimliliğimizi %5 geliştirdik.
CO2 SALINIMINI İZLENEBİLİR HALE GETİRDİ
Çevre faktörü hizmet alan firmaların seçimlerini nasıl etkiliyor? Bu kapsamda müşterilerinizin sizden en temel beklentileri neler?
Maersk Line olarak önceliğimiz, rakiplerimize göre enerji verimliliğimizi üst seviyede tutmak ve bu sayede CO2 salınımımızı düşürerek müşterilerimizin de kendileri için koyduğu salınım hedeflerini yakalamalarını sağlamak. Artık CO2 salınımımızı piyasa ortalaması ile karşılaştırabilmekteyiz. Bu uygulamalarımızı müşterilerimize de bir hizmet olarak vermeye başladık. Müşterilerimiz istedikleri takdirde yaptığımız taşımalarda konteyner başına CO2 ayak izlerini rapor halinde görebilmekte ve sektör ortalaması ile karşılaştırabilmektedir. Günümüzde çevre bilincinin öneminin daha da attığı bir pazarda bu servis ile müşterilerimiz, deniz nakliyelerindeki CO2 ayak izlerini şeffaf halde izleyebilmektedir.
Yeşil lojistik açısından Türkiye’deki mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Genel olarak lojistik faaliyetlere baktığımızda dünya sera gazı salınımının %6’sı ticari mal taşıma ve lojistik (depolama, paketleme vs.) faaliyetlerden kaynaklanıyor. Bu oranın %89’u taşıma (%57’si karayolu, ’i denizyolu, ’i havayolu, %4’ü demiryolu) ve ’i tesisler & depolardan gelmektedir. Bu durumda lojistik firmalarına büyük sorumluluklar düşmektedir. Türkiye’de gerek üreticiler gerekse taşımacılar arasında bu bilinç maalesef henüz istenilen seviyeye ulaşmış değildir. Ancak Türkiye’de faaliyet gösteren global firmalar belirledikleri hedefler çerçevesinde buna önem vermektedir.