Otomotiv endüstrisi oto-port limanlar istiyor
04/08/2014 - 11:43:00
Hızla büyüyen Türk otomotiv sanayi mevcut limanların kapasitelerinin yetersizliğinden ve altyapı eksikliklerden şikayetçi. Yakın gelecekte 2 milyon üretim, 1,5 milyon ihracat gerçekleştirerek toplam taşıt üretiminde dünya ilk 10, Avrupa Birliği’nde ilk 3 ve Ar-Ge’de ise ilk 5 içinde yer almayı hedefleyen sektör, oto-port nitelikli limanların yapılmasını bekliyor.
Küresel ekonomideki olumsuzluklara rağmen Türkiye otomotiv sanayi ihracatında etkisiyle büyümesini sürdürüyor. Üretimde dünya üretiminde 15. sırada, Avrupa Birliği’nde (27 ülke) ise 5. sırada yer alan sanayi Ar-Ge faaliyetlerindeki gelişmeler çerçevesinde yakın gelecekte, üretimini 2 milyon. ihracatını ise 1,5 milyon adede çıkarmayı hedefliyor. Toplam taşıt üretiminde dünya ilk 10, Avrupa Birliği’nde ilk 3 ve Ar-Ge’de ilk 5 içinde yer almayı amaçlayan otomotiv sanayinin lojistik alandaki en büyük beklendiklerinden birisini oto-port limanlar oluşturuyor.
Otomotiv sanayinin üretiminin %90’nından fazlasının yer aldığı Doğu ve Güney Marmara Bölgesi’nde liman ve altyapı yetersizliğini en büyük sorun olarak gösteren Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ercan Tezer, “İhracata bağlı olarak sürekli yeni yatırımlarla artan üretim kapasitesi bu konudaki sorunları her geçen gün daha da arttırmaktadır. Daha önce oto-port olarak yararlanılan Derince ve Gemport limanlarının giderek konteyner öncelikli olması ve bir oto-port yeni yatırımı olan Doğu Marmara’daki limanın halen belirsiz durumda olması bölgede oto-port limanı yetersizliğinden kaynaklanan sorunlarını artırmaktadır” diyor. Tezer, lojistiğin otomotiv sanayi için önemi ve bu alandaki beklentileri UTA Lojistik’e anlattı.
Türkiye otomotiv endüstrisi zorlu geçen 2012’den sonra 2013’te başarılı bir yılı geride bıraktı. Sektör 2014 yılına nasıl başladı? Yılın ilk yarısında üretim ve ihracatta nasıl bir sayıya ulaşıldı? Yılsonu beklentilerinizi aktarır mısınız?
2014 yılı Ocak-Mayıs döneminde toplam pazar, 2013’ün aynı dönemine göre %25 oranında azalarak 241 bin adet düzeyinde gerçekleşti. Aynı dönemde otomobil pazarındaki düşüş %24 düzeyinde oldu ve pazar 178 bin adede geriledi. Hafif ticari araç pazarı bir önceki yılın aynı dönemine göre %34 gibi büyük bir oranda azaldı ve pazar 48 bin adet düzeyine geriledi. Ağır ticari araç pazarı ise %6 oranında azaldı ve pazar 14.552 adet düzeyinde gerçekleşti. 2014 yılında 2013 yılı aynı dönemine göre kamyon pazarı %3 oranında artarak 12.381 adet düzeyine yükseldi, otobüs pazarı ise %68 gibi önemli oranda azaldı ve 725 adet oldu. Bu azılışta yerel yönetimlerin alımlarını sınırlandırması etkili oldu.
Son 10 yıllık ortalamalara göre toplam pazar %8,4 azalırken otomobil pazarı %5,7 oranında arttı. Hafif ticari araçlar (HTA) pazarı %39,7 oranında azaldı, bu araçlarda daralma artarak devam ediyor. Kamyon pazarında yıllık ortalamalara göre değişim olmadı, otobüs pazarı ise %20 oranında düşüş gösterdi. Otomobil pazarında ithalatın pazar payı 2014 Mayıs ayında %75 düzeyinde gerçekleşti. Öte yandan bu ayda ithal hafif ticari araçların pazar payı %51 düzeyinde gerçekleşti.
2014 yılı Ocak-Mayıs döneminde bir önceki yıla göre, toplam otomotiv ihracatı %5 oranında, otomobil ihracatı ise %24 oranında arttı. Toplam ihracat 368 bin adet, otomobil ihracatı ise 243 bin adet düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde, ticari araç ihracatı ise azalış ile 125 bin adet düzeyinde gerçekleşti. Traktör ihracatı ise %8 artış ile 6.490 adet oldu.
2014 Ocak-Mayıs döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre toplam üretim %2 oranında azaldı, otomobil üretimi ise oranında arttı. Bu dönemde, toplam üretim 456 bin adet, otomobil üretimi ise 291 bin adet düzeyinde gerçekleşti. 2014 yılı Ocak-Mayıs döneminde üretim, otobüste %26, kamyonette %27, minibüste %20, küçük kamyonda , büyük kamyonda %3 oranında azaldı. Midibüste ise %24 oranında arttı. Bu dönemde, traktör üretimi %24 oranında artarak 20.250 adet oldu.
ABD PAZARINA İHRACAT ARTTI
Türkiye otomotiv endüstrisi yakaladığı rakamlarla dünyadaki konumunu hangi noktaya taşıdı?
2013 yılı LMC verilerine göre, Türk otomotiv sanayi toplam üretimde dünya üretiminde 15. sırada, Avrupa Birliği’nde (27 ülke) ise 5. sırada yer aldı. Ülkemiz, coğrafi, ticari konumu, endüstriyel potansiyeli ve gelişen küresel rekabet gücü açısından önemli bir ekonomi merkezi konumunda bulunmaktadır.
Bazı üreticilerimiz 2013 yılında AB pazarındaki daralmaya bağlı olarak ABD pazarına ihracatını arttırdı. Gelecek için mutlaka pazarda istikrarlı artışı sağlayacak talebe endeksli dengeli bir vergi politikasının oluşturulması gereklidir. İç pazardaki güçlü talep yapısı küresel rekabet gücünü de çok olumlu etkileyecektir.
Küresel ekonomideki olumsuz koşullara rağmen ülkemizdeki istikrarlı gelişme devam etmektedir. Bu uygun iş ortamına ek olarak otomotiv sanayimize getirilen yeni yatırım teşviklerinin ülkemizin yeni küresel otomotiv yatırımları için bir cazibe merkezi niteliği kazandıracağını belirtmek isteriz.
Otomotiv sektörü açısından “lojistik” nasıl bir öneme sahip?
Sektörümüzde lojistiğin önemini anlayabilmek için üretim ve ticaret yapımıza bir göz atmamız gerekiyor. Sektör olarak üretimle ilgili girdilerimizi Avrupa’dan sağlıyoruz. Bunlar aşağı yukarı 2.000-2.500 km’den geliyor ve bitmiş araç olarak yine aynı yoldan Avrupa pazarına ihraç ediliyor. Dolayısıyla bizde hem girdi hem de ürünün lojistik planlaması maliyet üzerinde çok ciddi etki yaratıyor. Lojistik diye adlandırdığımız taşıma, depolama, stoklama ve bununla ilgili bütün işlemler şu anda otomotiv sanayii için en önemli maliyet unsuru halindedir. Eskiden sadece yük nakli olarak anlaşılan lojistik, bugün komple operasyon olarak yükün depolanması, stoklanması, taşınması ve bununla ilgili bütün yan işlemler tek elden yürütülerek maliyet ve verimlilik kontrol altına alınıyor.
Lojistik, Türkiye’de hızla gelişen bir sektör ve tamamen ulaştırma altyapısına dayanıyor. Yani havayolu, demiryolu, limanlar ve hiç şüphe yok ki karayolları. Kombine taşımacılık olarak adlandırdığımız bu dört taşımacılık arasında da etkin ve uyumlu bir entegrasyonun olması gerekiyor. Türkiye’de otomotiv ile ilgili lojistik firmaları, özellikle ihracat projelerinin hız kazandığı 2000 yılından sonra gelişmeye ve dünya normlarında hizmet vermeye başlamıştır. Şu anda, otomotiv sanayindeki potansiyel ve özellikle ihracat projelerindeki gelişmelere bağlı olarak, Türkiye’de faaliyet gösteren lojistik firmalarının büyük çoğunluğu otomotiv firmalarına yüksek kalite anlayışı ile hizmet vermektedir.
2023 HEDEFİ LOJİSTİKLE DESTEKLENMELİ
Türkiye’nin ihracat potansiyelinin, lojistik altyapısının ve hizmet kalitesinin artırılması için atılması gereken adımlar ve devreye alınması gereken yatırımlar neler?
İhraç edilen araçların %94’ü denizyolu, %2’si demiryolu, %4’ i ise karayolu ile taşınmaktadır. Lojistik planlaması sanayimizin karşı karşıya bulunduğu önemli bir sorun olarak algılanmaktadır. Özellikle deniz taşımacılığı, sanayimizin ihracat projeleri açısından çok önemli bir konu olarak değerlendirilmektedir.
Bilindiği gibi, OSD tarafından 2008 yılında tamamlanan ve Kalkınma Bakanlığı yetkililerine sunulan “Marmara Bölgesi Otomotiv Lojistiği Planlaması Raporunda” Marmara Bölgesi, lojistik açıdan, konunun uzmanları tarafından çok ayrıntılı olarak incelenmiş, tüm taşıma modları, karayolu, demiryolu ve denizyolu, sanayimizin yakın gelecekteki 2 milyon adetlik ihracat hedefine yönelik olarak irdelenmişti. Konu ile ilgili olarak birçok eksiğimizin olduğu özellikle, limanlarımızın büyük çoğunluğunun demiryolu bağlantısı olmadığı gibi önemli sonuçlara ulaşılmıştı.
Kalkınma Bakanlığı tarafından 10. Kalkınma Planı hazırlandı. Bu plan çalışmasında ilk kez Lojistik Hizmetleri Geliştirme Özel İhtisas Komisyonu kuruldu ve lojistik ile ilgili bir strateji çalışması hazırlandı. Bu çalışmada sanayi olarak lojistik alanda öncelikli konular olarak kombine taşımacılık, zamanında teslimat, sıfır stok, verimlilik, düşük maliyet olarak belirtildi. Öte yandan taşıma hatlarında zamanı azaltacak ve verimliliği yükseltecek yeni çözümler de beklentilerimiz arasında yer aldı.
Özellikle 2023 hedefleri lojistik desteklerinin tamamlanmasını gerektirmektedir. Buna çerçevede özellikle dış ticaret açısından oto port nitelikli limanları Doğu ve Güney Marmara’dan geliştirilmesi ve bu limanlarla demiryolu ağı arasında gerekli bağlantıları kurulması da gelecek için önem taşımaktadır.
Daha önce şirketlerimizin Orta Avrupa ile Doğu Marmara Bölgesi arasında TCDD işletmesinin yakın ilgi ve destekleri ile başarılı olarak kurduğu demiryolu bağlantısı Marmaray Projesi nedeni ile bir süredir kesilmiştir. Geçici olarak Tekirdağ’a kadar yapılan demiryolu taşımacılığından sonra Doğru Marmara Bölgesi’ne tekrar karayolu ile taşımacılık yapılmaktadır. Alternatif olarak kurulması düşünülen Tekirdağ-Derince feribot hattı da halen işletmeye açılamamıştır.
Marmaray hattının işletmeye açılması ile birlikte bu bağlantının yeniden kurulması ve aynı zamanda Doğu ve Güney Marmara Bölgesindeki üretim merkezlerine de demiryolu bağlantısını sağlanması beklenmektedir. Demiryolu bağlantısının 2015 yılında tamamlanacağı öngörülmekle beraber, burada yük taşımacılığının durumu halen tartışılmaktadır. Özellikle Avrupa ile Türkiye arasında blok tren taşımacılığı açsından bu hattın açılması büyük önem taşımaktadır.
SEKTÖRÜN YÜZÜNÜ İHRACAT GÜLDÜRÜYOR
Türkiye otomotiv sanayinin 2013 yılında devam eden krize bağlı olarak AB pazarında oluşan daralmayı Ar-Ge ile desteklenen yeni ürünlerle aştığını belirten OSD Genel Sekreteri Prof. Dr. Ercan Tezer şunları aktarıyor: “Özellikle yeni teşvikler ile hem kapasitemiz arttı hem de çok önemli projeler başladı. Ancak kurlardaki ve ÖTV’deki artışın yanı sıra kredi kullanımını sınırlandıran önlemler sebebiyle 2014 yılı ilk 5 aylık dönemde pazarda devam eden bir talep daralması olduğunu görüyoruz. Bu durum, pazarın talep yapısını olumsuz yönde etkileyen ve iç talebi daraltan olumsuz bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. 2014 yılında talepteki daralma ciddi olarak hissedilmekte ve pazarın baskı altında tutulması iç pazar kaynaklı üretim azalmasına sebep olmaktadır. Mevsimsel olarak yaz döneminin başlaması ve ramazan ayı nedeni ile iç pazardaki daralmanın daha etkili olacağı beklenmektedir. İç pazarın üretim üzerindeki bu olumsuz etkisi ihracat artışı ile kapatılmakta. 2014 yılı süresince böyle devam edeceği düşünülmektedir. Otomotiv sanayimizin gerçekleştirdiği yatırımlar ile kapasitesini 2014 yılında 1,7 milyona kadar çıkardığı görülmektedir.”