Egeli ihracatçılar lojistik projelerin sahada hızla hayata geçmesini istiyor
18/12/2025 - 10:00:00
Aşırı kapasite navlunları geriletti ancak yüksek finansman, enerji ve işçilik maliyetleri lojistiği ucuzlatmaya yetmedi. 2025 ihracatçı için “kâr değil hayatta kalma” yılı olurken, Ege İhracatçı Birlikleri 2026’da Kemalpaşa Lojistik Merkezi, liman modernizasyonları, yeni ticaret rotaları ve yeşil lojistik yatırımlarıyla hız ve maliyet dengesini yeniden kurmayı hedefliyor.
EİB Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, küresel rekabette artık sadece düşük fiyatın değil, lojistik hızın, çok modlu taşımacılığın ve yeşil dönüşümün belirleyici olduğunu vurgularken, 2026’ya girerken en kritik başlığın Kemalpaşa Lojistik Merkezi’nin devreye alınması olduğunu dile getirdi. İzmir’in liman yükünü hafifletecek ve kara–demir yolu entegrasyonunu güçlendirecek projenin yanı sıra Alsancak ve Aliağa limanlarında modernizasyon ve derinlik artırımı yatırımlarının hızlandırılması, kara yolu taşımacılığında Avrupa geçiş belgeleri ve sınır kapılarındaki gecikmelerin azaltılması da EİB’in öncelikleri arasında yer alıyor. Yeşil lojistik, yeni tedarik rotaları ve Orta Koridor ile Kalkınma Yolu bağlantıları ise 2026’nın stratejik başlıkları olarak öne çıkıyor.
2025 GERÇEKLERLE YÜZLEŞME YILI OLDU
2025 yılı EİB açısından nasıl geçti? 2025 genel resmini nasıl değerlendiriyorsunuz?
2025 yılı, Türk ihracatçısı açısından gerçeklerle yüzleşme yılı oldu. Kurun baskılandığı, maliyetlerin kontrolsüz arttığı, finansmana erişimin kısıtlandığı, öngörülebilirliğin tamamen kaybolduğu bir dönemi yaşadık. Ege İhracatçı Birlikleri’nin Ocak-Ekim döneminde ihracatı 15,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Son bir yıllık dönemde ise 18 milyar 517 milyon dolarlık ihracat yaptık. Rakamların arkasında gerçek bir üretim sıçraması değil, paritenin makyajladığı bir artış var. Ege İhracatçı Birlikleri’nin Ekim ihracatı yüzde 1,8 artarak 1 milyar 641 milyon dolara çıktı. Ancak ihracat artışımızın 55 milyon doları sadece döviz paritesinden kaynaklandı. Yani reel artış yerinde sayıyor. Bugün ihracatçıyı ayakta tutan parite etkisi, yarın terse döndüğünde tablo çok daha sertleşecek. Reel sektör üretmeye devam etti ama nefesini tutarak… Kâr değil, nakit akışını korumak temel hedef haline geldi. İhracatçının üzerinde üç büyük yük vardı:
• Finansmana erişim sorunu,
• Enerji ve hammadde fiyatlarındaki artış,
• Kur belirsizliği ve parite etkisi.
Tüm bu unsurlar bir araya geldiğinde, üretici artık “risk alarak ayakta duran” bir yapıya dönüştü. Ege Bölgesi ihracatçısı, 2025 yılında da ayakta kalmayı başardı. Ama artık bu, bir başarı değil; hayatta kalma refleksi.
İhracat artışlarımız son yıllarda ilk kez girdi maliyetlerindeki artışın altında kaldı. Enerjiye, işçiliğe, navluna ve ham maddeye ödediğimiz bedel, kazandığımız dövizi yuttu. Kredi maliyetleri üç haneli oranlara dayandı, vadeler kısaldı, teminatlar ağırlaştı.
KOBİ ölçekli ihracatçılar sistemin dışında kalma riskiyle karşı karşıya. Kur tarafında ise görünür bir istikrar, görünmeyen bir baskı var. Böyle bir ortamda ihracatın sürdürülebilirliğinden bahsetmek güç.
2025’in ilk yarısında yaşanan talep ve finansman zorlukları yılın ikinci yarısında toparlandı mı?
2025’in ilk yarısı, hem küresel talep daralması hem de finansmana erişimde yaşanan ciddi sıkışma nedeniyle ihracatçı için zor geçti. Küresel ölçekte talep bir miktar toparlansa da, maliyet baskılarının altında kalan ihracatçıyı rahatlatmaya yetmedi. Parite etkisi geçici bir destek sağladı; ancak reel sipariş hacminde geniş tabanlı bir ivme oluşmadı.
Finansman maliyetleri yılın ikinci yarısında düşmedi; aksine krediye erişim koşulları daha da sıkılaştı. KOBİ’lerin finansmana erişimi, 2025’in ikinci yarısında da ciddi bir darboğaz olmaya devam etti. Yüksek işçilik ve enerji maliyetleri, ikinci yarıdaki talep artışını büyük ölçüde etkiledi. Özetle, 2025’in ikinci yarısı bir toparlanma dönemi değil; bir durumu idare etme dönemi oldu.
2025’te Türkiye’nin ihracat rekabet gücünü etkileyen kritik başlıklar neler oldu?
2025’te Türkiye’nin ihracat rekabet gücünü en çok etkileyen unsurlar kur politikası, maliyet baskıları, finansmana erişim zorlukları ve küresel talepteki dalgalanmalar oldu. Kurun enflasyonun çok altında seyretmesi, ihracatçının fiyat avantajını zayıflatırken; enerji, işçilik ve hammadde maliyetlerinin hızla yükselmesi kâr marjlarını ciddi biçimde eritti. Kredi maliyetlerinin üç haneli seviyelere yaklaşması ve teminat şartlarının ağırlaşması özellikle KOBİ’leri zorladı ve rekabet gücünü sınırladı. Avrupa pazarında talebin zayıf seyretmesi, alıcıların daha düşük fiyat ve kısa vadeli siparişlere yönelmesi Türkiye’nin konumunu daha da kırılgan hale getirdi. Buna ek olarak Yeşil Mutabakat, CBAM ve tedarik zincirinde sürdürülebilirlik denetimleri gibi regülasyonlar, firmalar için ilave uyum maliyetleri doğurarak rekabet baskısını artırdı. Sonuç olarak 2025, ihracatçının rekabet gücünü artırmaktan çok, mevcut pozisyonunu korumaya çalıştığı bir yıl oldu.
2025 yılında lojistikte ne tür dönüşümler yaşandı? Kronik sorunlarda iyileşme oldu mu?
2025 yılında Avrupa tedarik zincirleri talebin kısmen istikrarlı kalmasına rağmen aşırı gemi kapasitesi nedeniyle ciddi bir fiyat baskısı altında kaldı. Asya–Avrupa hatlarında navlunlar haftalık olarak gerilemeye devam etti ve 40ft konteyner ücretleri yeniden 3.000 doların altına çekildi. Avrupa limanları zaman zaman yoğunluk yaşasa da ithalatçıların düşük envanter politikası ve kısa vadeli sipariş eğilimi yüksek sezonun güçlenmesini engelledi. Taşıyıcılar kapasite kısarak düşüşü frenlemeye çalışsa da bu hamle piyasanın yönünü değiştirmeye yetmedi. Sonuç olarak 2025, Avrupa ticaretinde talebin değil, arz fazlasının fiyatları belirlediği, navlunların yıl boyu zayıf seyrettiği bir yıl olarak öne çıktı.
LOJİSTİK YATIRIMLARINDA TEMPO TUTMADI
2025 lojistik altyapı projeleri – Kemalpaşa Lojistik Merkezi, liman modernizasyonları, serbest bölgeler ve “Serbest Şehir” önerinizde ilerleme oldu mu?
2025 yılında lojistik altyapı projelerinde ilerleme olsa da, ihracatçının ihtiyaç duyduğu hız yakalanamadı. İzmir’in lojistik yükünü hafifletecek Kemalpaşa Lojistik Merkezinde ilerlemeler var. Liman modernizasyonlarında ise kısmi dijitalleşme ve operasyonel iyileştirmeler yapıldı; ancak Alsancak Limanı’nın altyapı yenileme ve derinlik artırma yatırımlarının gecikmesi rekabet gücünü sınırlamaya devam etti. Aliağa’daki özel limanlarda daha hızlı bir modernizasyon görülse de bölge genelinde entegrasyon vizyonu eksik kaldı. Serbest bölgelerde yatırım ilgisi sürse de 2025’te ihracat kapasitesini dönüştürecek ölçekte bir genişleme veya uzmanlaşma adımı gerçekleşmedi. “Serbest Şehir” önerimiz ise daha fazla ilgi görmeye başlasa da henüz somutlaşmadı; ancak karbon regülasyonları ve yeşil dönüşüm baskıları arttıkça modelin gerekliliği daha görünür hale geldi. Kısacası 2025, lojistik ve altyapı projelerinde niyetin olduğu ama uygulama hızının yetersiz kaldığı bir yıl oldu.
Orta Koridor, Kalkınma Yolu ve yeni tedarik rotaları 2025’te Ege ihracatçısını nasıl etkiledi?
2025’te Orta Koridor, Kalkınma Yolu ve yeni tedarik rotalarındaki gelişmeler Ege ihracatçısına hem fırsat hem de belirsizlik getirdi. Orta Koridor’un yeniden canlanması, Çin ve Orta Asya pazarlarına erişimde süre avantajı sağlasa da yüksek geçiş maliyetleri ve siyasi riskler nedeniyle hattın sürdürülebilirliği konusunda firmalar temkinli kaldı. Kalkınma Yolu Projesi uzun vadede Ege için önemli bir alternatif oluşturma potansiyeli taşısa da 2025’te sahada henüz somut bir lojistik dönüşüm yaratmadı; daha çok stratejik beklenti yarattı. Avrupa’nın tedarik zincirlerini çeşitlendirme eğilimi Türkiye’yi doğal bir alternatif olarak öne çıkarsa da yüksek lojistik maliyetler, geçiş belgesi sorunları ve yeşil dönüşüm baskıları bu fırsatın tam ölçekte rekabet avantajına dönüşmesini engelledi. Bu nedenle 2025, yeni rotaların ticareti hızlandırdığı bir yıl değil; daha çok yeni stratejik yönelimlerin şekillendiği bir yıl olarak kaydedildi.
KEMALPAŞA LOJİSTİK MERKEZİ EN KRİTİK PROJE
2026’ya girerken EİB’in lojistik öncelikleri ve yol haritası nedir?
2026’ya girerken EİB’in lojistik öncelikleri, ihracatçının hız ve maliyet avantajını yeniden güçlendirmeye odaklanıyor. En kritik başlık, Kemalpaşa Lojistik Merkezi’nin devreye alınması; çünkü bu proje İzmir’in liman yükünü hafifletecek ve kara–demir yolu entegrasyonunu güçlendirecek. İkinci öncelik, Alsancak ve Aliağa limanlarında modernizasyon ve derinlik artırımı yatırımlarının hızlandırılması, böylece Ege’nin dış ticaret kapasitesinin korunması. Üçüncü başlık ise Avrupa geçiş belgeleri ve sınır kapılarındaki gecikmelerin azaltılması, yani kara yolu taşımacılığının hızlandırılması.
Bunlara ek olarak EİB, 2026’da yeşil lojistik uygulamalarını yaygınlaştırmayı, yeni tedarik rotalarına uyumu artırmayı ve bölgenin lojistik altyapısını daha rekabetçi bir yapıya kavuşturmayı hedefliyor. Kısacası yol haritası, daha hızlı, daha düşük maliyetli ve daha sürdürülebilir bir lojistik ekosistemi oluşturmak üzerine kurulu.
KARBON REGÜLASYONLARININ ETKİSİ HİSSEDİLMEYE BAŞLANDI
Yeşil Mutabakat ve karbon regülasyonları 2025’te daha belirgin hissedildi. Ege firmalarının hazırlık seviyesini nasıl görüyorsunuz?
2025’te Yeşil Mutabakat ve karbon regülasyonları Ege firmaları tarafından çok daha belirgin şekilde hissedildi. Bölgedeki ihracatçılar farkındalık açısından güçlü olsa da, hazırlık seviyesi özellikle KOBİ’lerde yetersiz kaldı. Büyük firmalar karbon raporlaması, dijital ürün pasaportu ve enerji verimliliği yatırımlarında adımlar atarken; KOBİ’ler için dönüşümün finansman maliyeti ciddi bir engel oluşturdu.
EUDR ve CBAM gibi düzenlemeler tedarik zinciri doğrulamasını zorunlu hale getirdi ve özellikle tarım, gıda, tekstil ve doğal taş sektörlerinde uyum baskısı arttı. Özetle Ege ihracatçısının yeşil dönüşüme bakışı olumlu, isteği yüksek; ancak finansman, teknik kapasite ve yol haritası ihtiyacı devam ediyor. Bu başlıklar çözülmeden yeşil dönüşümün rekabet avantajına dönüşmesi zor görünüyor.
