Banner


Tamer Kıran: Denizciliği kamu-özel sektör işbirliğiyle büyütebiliriz
Türkiye’nin 2030’da 50 milyon DWT ile ilk on ülke arasına girmesi için mevzuata dayalı olarak denizcilik sektörünün gelişimi önündeki kısıtlamaların kaldırılması gerektiğini belirten İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Başkanı Tamer Kıran, denizciliğin kamu ve özel sektör işbirliğiyle büyütülebileceğini söyledi. 




DTODenizcilik sektörü nasıl bir kapasiteye ulaştı, Türkiye bu pazarda nasıl bir konuma sahip? 
Küresel anlamda 2.1 milyar DWT kapasite ile takribi 62 bin adet ticari gemi dünyadaki yük taşımacılığının %86’sını yüklenmektedir. 2021 başı itibarıyla Türk sahipli firmalarımızın kontrolündeki filo toplam bin 492 gemi ve 28,9 milyon DWT ile dünyadaki en büyük 30 ülke sıralamasında 15. sıradadır. 2020 yılında Türkiye’nin denizyoluyla yapılan ithalatı 226 milyon ton, ihracatı ise 138 milyon ton olarak gerçekleşmiş olup, ithalat ve ihracatın %88,8’i denizyoluyla taşınmıştır. 
 
Denizcilik sektörü dış ticaretin gelişimine nasıl katkı sunuyor?
 
Ülkemizde deniz ticareti rakamlarına baktığımızda, 2021 yılının ilk beş ayında(Ocak-Mayıs) Türkiye’nin toplam ihracat hacmi 82 milyar 209 milyon ABD doları olurken, Türkiye’nin denizyolu ile gerçekleştirdiği toplam ihracat hacmi 50 milyar 646 milyon ABD doları olarak toplam ihracatın %59,44’ünü oluşturmaktadır. 2021 yılı Ocak-Mayıs döneminde toplam denizyolu ihracat hacmi, 2020 yılının aynı dönemine kıyasla %36,38 artış göstermiştir.
Denizyolu taşımacılığının diğer ulaşım türlerine göre tercih edilmesinin sebeplerini; büyük miktarlardaki yüklerin bir seferde taşınabilmesi, taşıma maliyetinin diğer taşım türlerine göre daha ucuz olması, çevreyi daha az kirleten ulaşım türü olması, taşınan yük birimi başına tüketilen enerjinin diğer ulaşım türlerine göre maliyetinin en az olması şeklinde sıralayabiliriz.          
NAVLUN FİYATLARI ESKİYE DÖNMEZ
 
Pandemi döneminde denizcilik sektörü nasıl bir rol oynadı? Bu dönemde ortaya çıkan konteyner krizi nasıl patlak verdi? Navlun fiyatları eskiye döner mi? 
 
Dünyayı etkisi altına alan COVID-19 ile birçok sektörün durma noktasına geldiği bir dönemde denizcilik alanında tüm faaliyetler zirveye çıkmıştır. Bu dönemde denizcilik sektörü ekonomilerin ayakta kalması, toplumsal ihtiyaçların temini ve tedarik zincirinin sürdürülebilirliğinin sağlanması konusunda çok önemli görevler ifa etmiştir.   
Konteyner sorunu, Çin’in, dünyanın geri kalanına göre pandemiden beklenmedik bir şekilde hızlı toparlanma sürecine girmesi, bir anda hem ithalat, hem ihracatını artırmasıyla başlamıştır. Bu durum, özellikle konteynerde Temmuz 2020’den itibaren olağanüstü bir hareketlilik yaratmaya başladı. Bir tarafta, 2008 krizinden beri yeni gemi siparişlerinin çok az olması arzda daralma yaratırken, diğer tarafta talepteki patlamaya bir de boş konteyner krizi eklenince fiyatlar bir anda kimsenin öngörmediği seviyelere çıkmıştır.
Geldiğimiz noktada, boş konteyner kutu sıkıntısının geçici olduğunu söyleyebiliriz. Ancak navlunlarda önümüzdeki yıl bir gevşeme beklense dahi eski fiyatlara dönüş pek öngörülmemektedir. 
 
Türkiye denizcilikte ilk 10’a girmeyi hedefliyor. Bu hedefe ulaşılması için nasıl bir yol izlenmesi gerekiyor?  
 
Türkiye’nin ekonomideki en güçlü silahı şüphesiz ihracattır. Bunun için de lojistik en önemli rolü üstlenmeye devam edecektir. Son yaşadığımız konteyner krizi, yıllardan beri dile getirdiğimiz; denizcilik, ülkemiz için olmazsa olmaz sektörlerden birisidir gerçeğini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk boşuna, “Denizciliği Türk’ün büyük milli ülküsü olarak benimsemeli ve az zamanda başarmalıyız” dememiştir. Yakın zamanda yaşadığımız olaylar göstermiştir ki, denizcilik can damarımızdır, dışarıyla olan en güçlü bağlantımızdır. Dolayısıyla tüm bu gelişmeleri dikkatlice değerlendirip, devletimizin desteğinde denizciliğimizi büyütmeye yönelik adımları ivedilikle atmalıyız. Ayrıca ihracatta yaşanan bu sorun, önümüzdeki süreçte katma değeri düşük bazı ihracat ürünlerinden feragat ederek, ihracatta yüksek teknolojiye dayalı, yüksek katma değerli ürünlere odaklanmamız gerektiği gerçeğini de gözler önüne sermiştir.
Türkiye olarak dünya yüklerinden daha fazla pay alabilmemiz için uluslararası denizcilik gerekliliklerine uygun, çevreci ve nitelikli gemilerle Türk sahipli filomuzun dünya sıralamasında 2030’da 50 milyon DWT ile ilk on ülke arasında yer alması hedeflenmelidir. 
Bunun için; mevzuata dayalı olarak denizcilik sektörünün gelişimin önündeki kısıtlamalar kaldırılmalıdır. Türk sahipli deniz ticaret filosunun hangi tip ve tonajda gemiler ile desteklenmesi ve yeni nesil gemiler konusunda projeler yapılmalıdır. Türk sahipli deniz ticaret filosunun işletimi ve yönetimi konusunda yaşanan sıkıntıların bertaraf edilmeli, deniz ticaret filosunun geliştirilmesine yönelik uluslararası teşvik ve kredilendirme koşulları yeniden yapılandırılmalıdır. 
Denizcilik sadece özel sektörün veya devletin yapacağı bir iş değildir. Kamu, özel sektör işbirliği çok önemlidir. Her zaman devletin desteği, yardımı, gücü çok büyük önem arz etmektedir. Dünyaya baktığımızda sektörde önde gelen ülkelerin bu işi böyle yaptıklarını görüyoruz.
 
SIFIR EMİSYON HEDEFİ MUALLAK 
 
Uluslararası Denizcilik Örgütü'nün (IMO) emisyonları azaltmaya yönelik tavsiye kararları denizcilik sektörünü nasıl etkiledi? Türk denizcilik sektörü bu yeni döneme nasıl hazırlanıyor? 
 
Önümüzdeki dönemde küresel ısınma ve iklim değişikliği konuları dünyanın en önemli gündem maddeleri olacaktır. Hem Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO), hem de Avrupa Birliği  (AB) bu konuda sert kararlar alıyor. 
AB Yeşil Mutabakat ile 2030 yılında sıfır-karbon emisyonlu gemilerin geliştirilip, pazara sürülmesini hedeflenmektedir. Bugün itibarıyla sıfır emisyonlu makine yoktur. Denizcilikte makine üreten çok fazla fabrika yoktur. Bunların bir çalışma içinde olduklarını tahmin etmekle birlikte hangi aşamada oldukları konusunda net bir bilgimiz mevcut değildir. Dolayısıyla 2030 sıfır emisyon hedefinin nasıl gerçekleştirileceği konusu şu an muallaktadır.
Denizcilik sektörümüz açısından önemli tehditler içeren bu gelişmeler karşısında teknolojik ve mevzuat gelişmeler yakından takip edilmeli, gemilerde enerji verimliliğini arttırıcı teknolojik ve operasyonel tedbirler alınmalıdır. Teknolojik gelişmeler olgunlaştığında hızlı bir şekilde yeni gemi siparişleri ile filo yenilenmesi yapılmalı, bunun için de devlet destekleri verilmeli, ulusal ve uluslararası yeşil fonlar kullanılarak finansman sağlanmalıdır.
 



SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat