Banner


Tırsan tehlikeyi üç adımda bertaraf ediyor
Tırsan, Kässbohrer STC serisi Tehlikeli Kimyasal Taşıyıcı Paslanmaz Tankerleri, STB serisi Alüminyum Akaryakıt Tankerleri ve SSK ADR serisi Tehlikeli Katı Kimyasal Taşıyıcı Alüminyum Siloları olmak üzere üç ürün gamıyla tehlikeli madde taşıyıcılarının tüm gereksinimlerini karşılıyor. Ürettikleri ürünlerin sınıfının en hafif araçları olduğunu vurgulayan Tırsan Treyler Satış Koordinatörü Ertuğrul Erkoç, “Böylece daha fazla yük, daha az yakıt tüketilerek taşınmaktadır” diyor. 




TırsanTehlikeli madde taşımacılığına yönelik ürün yelpazenizden söz eder misiniz?
Türkiye treyler sektörünün 42 yıldır açık ara güvenilir lideri Tırsan,  Kässbohrer STC serisi Tehlikeli Kimyasal Taşıyıcı Paslanmaz Tankerler, STB serisi Alüminyum Akaryakıt Tankerleri ve SSK ADR serisi tehlikeli katı kimyasal taşıyıcı alüminyum silolarıyla sektöre ve müşterilerine hizmet vermektedir. 2014 yılında yürürlüğe giren ADR mevzuatı çerçevesinde onaylı tanker ve silolarını 2002 yılından itibaren üreten Tırsan, Türkiye’de tehlikeli madde taşımacılığı alanında uluslararası standartların uygulanması konusunda sektöre öncülük etmektedir. 
Tırsan, güvenlikten asla ödün vermeden hafifliği, kullanım kolaylığı ve kalitesiyle öne çıkan tanker ve siloları ile ürünlerini sürekli olarak geliştirmektedir. Bu yaklaşımının bir sonucu olarak ödüllü Ar-Ge merkezinde geliştirdiği Kässbohrer Yüksek Güvenlikli Bitüm Tankeri ile “Güvenlik” kategorisinde dünyanın en prestijli inovasyon ödülü “Trailer Innovation 2017” ödülünü kazanmıştır. Tırsan, bu projeyi bitüm sektörünün önde gelen Alman lojistik firması Hoyer ile birlikte yürütmüştür. Kässbohrer Yüksek Güvenlikli Bitum Tankeri, dolum ve boşaltımı otomatik hale getirirken, 6 metre uzaktan elektronik dolum ve boşaltım sağlayan uzaktan kumandalı kontrol sistemi sayesinde hem kullanıcı hem de saha ve donanım güvenliğini en üst seviyeye çıkarmaktadır. 
Tırsan, insan, çevre ve araç güvenliğini maksimuma çıkartacak araştırmalarını sürdürmekte ve operasyonel verimliliği artırmak amacıyla dijital teknolojileri kullanmaya ve geliştirmeye devam etmektedir. Bu sayede Tırsan, 67. IAA Ticari Araçlar Fuarı'nda sahiplerini bulan Treyler İnovasyon yarışmasında K.SSL Otonom boşaltım sistemli akıllı yatay Silobas aracı ile "Konsept" ve Trailer İnnovation 2017 emniyet kategorisinde kazandığı ödülün devamı olarak  K.SSK Akıllı kontrol sistemli ve güvenlikli damperli Silobas aracı ile "Emniyet" kategorilerinde aday gösterilmiştir. Üstün teknolojisiyle her bir treylerde kullanıcılarına kaliteyi ve emniyeti sağlayan Tırsan, özellikle bitüm taşımacılığında kendisini ispatlayarak uzun yıllardır sektördeki liderliğini devam ettirmektedir. 
 
Özel ürünlerinizle müşterinize sunduğunuz avantajlar neler?
Tırsan tarafından üretilmekte olan Tanker ve Silobas ürün ailesi sınıfının en hafif araçları durumundadır. Araçların hafifliği kullanıcıya daha fazla taşıma kapasitesi sunmaktadır. Böylece daha fazla yük, daha az yakıt tüketilerek taşınmaktadır. Dolum ve boşaltım güvenliğinde sunulan özel donanımlar, her türlü kaza, hırsızlık ve yangın gibi risklerin önlenmesi için özel olarak tasarlanmıştır. Araç, hem alttan hem de üstten dolum yapabilme özelliği ile operasyonel kolaylık sağlayarak kullanıcının ihtiyaçlarına cevap vermektedir. Araç tankları, en çevreci üretim malzemesi olan alüminyumdan üretilmektedir. Bunun yanı sıra ürün bazlı olarak, araç şasisi de alüminyum malzemedir.
 
Tehlikeli madde taşımacılığı kapsamında nasıl bir müşteri portföyünüz var? Bu alana dönük hedefleriniz neler?
Tırsan, akaryakıt taşımacılığından bitüm taşımacılığına, 1700’den fazla farklı kimyasal maddenin taşınmasına yönelik treyler üretmektedir. Türkiye’nin en çok tercih edilen ADR’li treylerlerini üreten Tırsan, Türkiye’den başta Almanya olmak üzere, Polonya, Avusturya gibi Avrupa ülkelerine ve Rusya’ya tehlikeli ve kimyevi madde taşımacılığına uygun treyler ihraç eden tek treyler üreticisidir. İnşaat, tarım, maden, petrokimya, enerji, havacılık, ilaç ve daha birçok alanda faaliyet gösteren Kässbohrer marka treylerler, Avrupa’nın birçok ülkesinde tercih edilmektedir. ADR mevzuatına tam uyum gösteren Kässbohrer araçları, özel tasarımları ve kaliteli ekipmanlarıyla kullanıcılarına sahip olma maliyeti, emniyet ve kullanım ömrü açısından en optimum çözümü sunmaktadır. Tehlikeli madde taşımacılığındaki zengin bilgi birikimiyle Tırsan, her gün mevcut araçlarını daha ileriye taşımak için Ar-Ge çalışmaları yürütmekte ve sektörün yeni ihtiyaçlarını cevaplamaya devam etmektedir. 
 
Türkiye’de ADR sonrası süreçte neler değişti? Çözüm bekleyen sorunlar neler? 
ADR mevzuatının 2014 yılında devreye girmesi sonrasında pazara sunulan her ürünün ADR’ye uygun olarak üretilmesi zorunluluk haline gelmiştir ve bu durum, sektöre uluslararası kabul görmüş standartlara göre bir kalibrasyon getirmiştir. ADR mevzuatının devreye girmesinin ardından üreticiler, tehlikeli madde taşımacıları, depolama, dolum-boşaltım faaliyeti yürütenler ve otorite, aynı dili konuşmaya başlamıştır. Bu süreç sonrasında ise kamu menfaatine önemli bir fayda sağlanmış ve risk faktörleri asgari seviyelere indirilmiştir. 2014 yılında ADR mevzuatı yürürlüğe girmeden önceki dönemde yaşanan en büyük sorun, ADR şartlarını da sağlamayan araçların kullanılmasıydı. Otorite, bu konuya dair önemli çalışmalar gerçekleştirmiştir. Örneğin bu kapsamdaki araçların envanterleri çıkartılmış, bu araçların kullanımına ilişkin yerel yeni bir mevzuat oluşturulmuştur. Ancak eski araçların belli kriterlere göre sınıflandırılarak (örneğin model yılı referans alınarak) tehlikeli madde kullanımından çekilmesi henüz tam gerçekleşmemiştir. İnsan ve çevre güvenliğini en üst seviyeye çıkaran ADR mevzuatına uygun araçların mevzuata uygun olmayan araçların yerini süratle alması en hızlı şekilde ADR ülkesi olmamızı sağlayacaktır.
 
ADR kapsamında test, muayene ve belgelendirme işlemlerinin Türkiye’de yapılmaya başlanmasıyla nasıl bir kazanım sağlandı? 
ADR mevzuatının yürürlüğe girmesine paralel olarak ülkemizde gerekli kontrol, test ve onay süreçlerinin TSE’ye verilmesi, üreticiler açısından önemli avantajlar sağlamıştır. Özellikle daha önce yurt dışı kaynaklı test ve onay otoritelerinden alınan tasarım onayları ile seri üretimdeki araçların ADR uygunluk belgelendirmelerinin TSE tarafından yapılması, üreticilere ekonomik faydalar sağlamıştır. Daha önemlisi seri üretimdeki araçların test ve belgelendirme süreçleri onay otoritesinin Türkiye’de olmasından dolayı önemli planlama avantajları sağlamıştır. Şöyle ki,  bu hizmetin yurt dışı kuruluşlardan alındığı dönemlerde araç üretim planına yurt dışından gelecek denetçinin ziyaret planlarını da dahil etmek gerekmekteydi. Ancak TSE’nin bu hizmeti vermeye başlaması ile TSE’nin günlük hatta saatlik test ve sertifikasyon hizmeti esnekliğinden faydalanabilinmektedir. Bununla birlikte, TSE’nin seri üretimdeki araçlara ait sertifika süreçlerini dijitalleştirmesiyle belgelerin temin sürelerinde de önemli hız ve zaman kazançları sağlanmıştır.
 
Tehlikeli madde taşıyan firmaların, araç seçiminde nelere dikkat etmeleri gerekiyor?
Tehlikeli madde taşımacılığında en önemli unsur, taşınacak ürüne uygun, hem taşıyıcının hem kullanıcının korunmasına hizmet eden tankerin seçilmesidir. Tehlikeli madde olarak sınıflandırılan binlerce ürünün taşınma gereksinimleri de bir o kadar çeşitli olup, doğru önlemler alınmadığı takdirde hem kişilere hem de çevreye zarar verebilmektedir. Çeşitli uluslararası tecrübeler, öngörüler ve risk değerlendirmeleriyle oluşturulan ve dünyanın neredeyse tamamında kabul edilen ADR yönetmeliklerine uyarak taşıma yapmak hem insan ve çevreyi hem de taşımacılık yapan firmaların yatırımlarını koruyacaktır. 
 
DAHA FAZLA YÜK DAHA AZ YAKIT TÜKETİMİ 
 
Kässbohrer K.STB Akaryakıt Tankeri
• 39 m3 hacme sahip 5 kompartmanlı K.STB, 5.050 kg boş ağırlığıyla sınıfının en hafif aracı durumundadır. Aracın hafifliği kullanıcıya daha fazla taşıma kapasitesi sunmaktadır. Böylece daha fazla yük, daha az yakıt tüketilerek taşınmaktadır.
• Dolum ve boşaltım güvenliğinde sunulan özel donanımlar, her türlü kaza, hırsızlık, yangın gibi risklerin önlenmesi için özel olarak tasarlanmıştır.  
• Hem alttan hem de üstten dolum yapabilme özelliği ile sunulan K.STB, operasyonel kolaylık sağlayarak kullanıcının ihtiyaçlarına cevap vermektedir.
•Aracın gövdesi,  yüksek kalitede alüminyum malzemeden üretilmektedir. 
 
Kässbohrer K.STS Bitüm Tankeri
• Özel paslanmaz çelik malzemeden üretilen 30m3 - 37 m3 hacimli Kässbohrer Bitüm Tankeri K.STS, sıcak petrokimya ürünleri taşımacılığında kullanılmaktadır.
• K.STS, sınıfının en hafif aracı konumundadır. Araç, özel teknoloji özel alaşımı sayesinde yüksek mukavemetli ve alüminyum malzemeden üretilen şasisi sayesinde 6.300 kg boş ağırlığa sahiptir. Bitüm tankerinin bu özelliği, daha fazla yük yükleyerek daha fazla kazanç elde edilmesini sağlar.
• K.STS, her türlü iklim koşuluna uygun, farklı izolasyon ve ısıtma sistemleri seçenekleri ile kullanıcıların farklı çalışma koşullarında kolay ve sorunsuz çalışmasını sağlamaktadır.
• Bütün Kässbohrer tankerleri, hem Almanya TÜV SÜD tarafından verilen tip onayı ve ADR belgesine, hem de TSE sertifikasına sahiptir.
 
Kässbohrer K.STC Kimyasal Madde Tankeri
• Kässbohrer kimyasal madde tankerleri, yüksek güvenlik donanımları ile tehlikeli kimyasal madde taşımacılığı için en doğru tercihtir.
• K.STC, farklı izolasyon ve ısıtma sistemleri seçenekleri ile her iklim koşulunda güvenli kullanım rahatlığı sunmaktadır.
• Elektropolisaj işlemi sayesinde, K.STC tankerlerinde güvenilir bir korozyon koruması, görsel estetik ve yüzey parlaklığı sağlanır. Sağlanan yüzey parlaklığı, uzun seneler aynı görünümünü korumaktadır. 
•  K.STC’nin paslanmaz çelik şasi sağlamlığı ve dayanıklılığı, uzun kullanım ömrü sunar. 
• Pasivasyonu yapılmış tank iç yüzeyi, kullanılan kaliteli paslanmaz çeliklerin sayesinde taşınacak kimyasal ürün çeşitliliği yüksektir.
 
 



SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat