e
Banner


Ayakkabıcıların ithalat freni İhtisas Gümrükleri olacak
Türk ayakkabı sanayine büyük zarar veren ithalatçıların, devlete de 60 milyon dolarlık vergi kaybına neden olduğunu bildiren TASD Başkanı Hüseyin Çetin, sektörün her geçen gün artan ithalat rakamlarından şikayetçi. 546 milyon dolar ihracata karşılık 864 milyon dolarlık ayakkabı ithal edildiğini, acil önlem alınmaması durumunda fabrikalara kilit vurmak zorunda kalacaklarını belirten Çetin, ek vergi konularak yeniden ihtisas gümrüklerinin oluşturulması gerektiğine dikkat çekiyor.




TASDTürkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Başkanı Hüseyin Çetin, hileli ithalat ile devletin vergi, yerli sanayicinin ise haksız rekabet yüzünden pazar kaybına uğradığını belirterek, getirilecek ‘ek vergi’ ile haksız rekabetin önüne geçilebileceğini bildiriyor. Son yıllarda dünyanın 9, Avrupa’nın ise 3’üncü büyük üreticisi olan Türkiye’nin ithal ayakkabı cennetine dönüştüğüne dikkat çeken Çetin, en sıradan ürünlerin bile Türkiye’de üretilmesi zor veya mümkün olmayan ‘özel teknoloji ihtiva eden ayakkabı’ gibi gösterilerek yurda sokulduğunun altını çiziyor. Çetin, ithalatçı firmaların kendi antrepolarını kurarak ‘İhtisas Gümrükleri Uygulaması’nı delmelerinin sektörde rahatsızlık yarattığını vurgulayarak, ithal edilen ürünlerin gerçekte hangi vergi dilimine ait olduğu tam olarak bilinemeden işleme tabi tutulduğunu aktarıyor. Ayakkabı sektörünün 2015 yılında 1 milyar, 2023’de ise 1,5 milyar dolar ihracat hedefinin bulunduğunu belirterek, “Bu hedeflere kolaylıkla ulaşılması, aynı zamanda hileli ithalata yol açacak her türlü uygulamanın ivedilikle kaldırılması için ihtisas gümrüklerine geri dönülmesi gerekiyor” diye konuşuyor.

İHRACAT 6, İTHALAT %352 ARTTI
Türk ayakkabı sanayinin yaklaşık 22 bin 500 işletmede 240 bin çalışanı ile ülke ekonomisine yıllık 5.2 milyar dolar katkı sağladığından da söz eden Çetin, 1990’larda yükselen ihracat grafiğinin 2006 yılına gelindiğinde Uzakdoğu’nun ucuz ve kalitesiz ürünleri karşısında gerilemeye başladığını belirtiyor. Anadolu topraklarında bin yılı aşkın bir geçmişi bulunan ayakkabı sanayini ithalatın yıkıcı etkilerinden kurtarmak için “korunma önlemi” başvurusunda bulunduklarını ileten Çetin şöyle konuşuyor: “İlki 2006 yılı Ağustos ayında yürürlüğe giren, 2009 ve 2012 yıllarında uzatılan ‘ek mali yükümlülük’ maalesef ayakkabı sektörünün beklentisini karşılayamadı. Korunma önlemlerine rağmen ithalattaki hızlı yükseliş devam etti. 2003-2012 arasında ayakkabı ihracatımız yüzde 196 artarken aynı dönemde ithalatta yüzde 352’lik patlama meydana geldi.
Halbuki etkin korunma önlemi uygulanan diğer sektörlerde ithalatta ciddi oranlarda azalma gözlemledik. Örneğin takım elbise ithalatında yüzde 17, gömlek ithalatında yüzde 24, tişört ithalatında yüzde 35, kazak-süveter ithalatında yüzde 24 oranında azalma kaydedildi. 500 milyon çift üretim imkanına sahip olmamıza karşın, ithalat baskısı nedeniyle kapasite kullanım oranımız yüzde 60’lara geriledi. Unutulmamalı ki ithal ayakkabı Türkiye için kapanan fabrikalar, artan işsizlik, ekonominin küçülmesi ve devletin gelir kaybı demektir. Oysa yerli üretim tüm bunların karşısındaki değerleri ve daha fazlasını ifade ediyor.”
Hüseyin Çetin, ithal edilen ayakkabıların yüzde 77’sinin korunma tedbirleri dışında kalmasının zaten yeterince korunamayan ayakkabı sektörü için toptan imha anlamına geldiğini söylüyor.

ASYA’DAN BALKANLARA ‘MADE in TURKEY”
İhracatta pazar çeşitliliği sağlamayı başaran ayakkabı sektörü, bugün 102 ülkeye ulaşıyor. En fazla ihracat Rusya’ya yapılırken, ihracatın yoğunlaştığı pazarlar arasında Irak, Almanya, Suudi Arabistan, Kazakistan, İngiltere, Kırgızistan, Libya ve İtalya başı çekiyor. Özellikle Asya, Ortadoğu, Afrika ve Balkan ülkelerine ‘Made in Turkey’ etiketiyle satış yapan sektörün hedefinde ise Çin var. Dünya pazarında her geçen gün yükselen ‘Türk ayakkabısı’ imajı ile birlikte 2015 sonuna kadar ihracatta 1 milyar doları yakalamayı planlayan sektörde lojistik süreçler de geçmişe nazaran daha çok önem kazanmış durumda. Sektör şirketlerinin çoğu lojistikte ‘tek elden bütüncül hizmet’ felsefesini benimserken, komple çözüm sunabilen ve güçlü bir networke sahip olan lojistik firmaları da öncelikli olarak tercih ediyor.




SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat