İhracatcının ve lojistikcinin kabiliyeti artacak
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ‘Özel Ekonomi Bölgeleri’ ile sanayicinin ‘zamanında üretim, kaliteli hizmet’ anlayışına sahip bir yapıda dış ticarete dönük kümelendiği alanlar ve küresel tedarik zinciri yönetimi sunan lojistik bölgeler oluşturularak, Türkiye’nin uluslararası alanda rekabet gücünü artıracaklarını söylüyor.
Türkiye’nin ekonomik gelişimini artırmak ve sürdürülebilir ihracat artışı sağlamak için her alanda harekete geçen Ekonomi Bakanlığı, ihracat ve lojistik alanda geliştirdiği projelere bir yenisini daha ekliyor. Dış ticaretin geliştirilmesi için lojistiğin “hayati önemde” olduğunu görerek yurtdışında lojistik merkezler kurmak için çalışma yürüten, 500 milyar dolarlık ihracatın lojistik altyapısının oluşturulmasında önemli katkı sağlaması düşünülen Lojistik Master Planı’nın hazırlanması için her türlü katkıyı sunan Ekonomi Bakanlığı, Özel Ekonomi Bölgeleri oluşturarak hem Türkiye’nin lojistik kabiliyetini hem de ihracatçının rekabet gücünü artırmayı hedefliyor. Türkiye’nin ihracatta yakaladığı potansiyel ve Bakanlığın gündemindeki yeni projelere ilişkin UTA Lojistik Dergisi’ne özel açıklamalarda bulunan Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, dış ticaretin önemli ölçüde liberal hale geldiği günümüzde, taşıma imkanlarının ve fiyatlarının dış ticaret üzerinde her zamankinden daha fazla belirleyici rol üstlendiğinin altını çiziyor. Türkiye’nin lojistik kabiliyetinin artırılmasının dış ticaretin geliştirilmesi bakımından hayati bir unsur haline geldiğini vurgulayan Bakan Çağlayan, Özel Ekonomi Bölgeleri konseptinde dış ticaretin geliştirilmesi ve dış ticarete dönük yatırım eğiliminin artırılması ekseninde hareket edildiğini söylüyor. Bu yeni bölgelerde imalat sanayinin yanında, lojistik, Ar-Ge, Ür-Ge, yazılım, proje, tasarım, mühendislik, eğitim, sağlık, tarım, madencilik, film endüstrisi gibi sektörlerinin de olacağını aktaran Bakan Çağlayan, konseptin bir diğer ayağını ise lojistik bölgelerin oluşturduğunu belirtiyor. Bakan Çağlayan, ulusal ve uluslararası hava, deniz ve kara taşımacılığı ağlarından en az ikisinden yararlanabilen, ihtiyaca göre belirlenecek gümrüklü ve gümrüksüz alanlardan oluşan, küresel tedarik zinciri yönetimi sunan, yurtiçinde ve yurtdışında, özellikle deniz ve liman sahalarında olmak üzere ihtiyaç duyulan yerlerde lojistik bölgelerin kurulmasının planlandığını aktarıyor. Konseptin hayata geçirilmesiyle, sektörlerin esnek, dinamik, yenilikçi, küresel pazarlara erişebilen ve “zamanında üretim, kaliteli hizmet” anlayışına sahip bir yapıda dış ticarete dönük kümelendiği, daha az bürokratik uygulamanın olduğu, güçlü altyapıya sahip ve daha çevreci yatırım alanlarına kavuşacağının altını çizen Bakan Çağlayan “Konseptin hayata geçirilmesiyle, ülkemiz uluslararası rekabet gücü yüksek, sanayileşme stratejisine hizmet edebilecek çok yönlü, esnek ve işbirliğine açık ekonomi araçları kazanmış olacaktır” diyor.
Hedeflere ulaşmada 2012 kilit rol oynayacak
Türkiye ihracatının 2011 yılı performansı ve kaydedilen önemli başarılar hakkında bilgi verir misiniz? Türk ihracatçılar açısından 2012 nasıl bir yıl olacak, orta ve uzun vadede ihracatın ibresi hangi pazarları işaret ediyor?
2011 yılı Türkiye ihracatı açısından bir gurur yılı olmuştur. 2011 yılı, üç yıl evvel küresel mali krizle baltalanan ivmenin yeniden kazanılması ile tamamlanmıştır. Bu yılda ihracatımız 2008’de ulaşılan 132 milyar doların üstüne çıkarak yeni rekorlara ulaşmış ve 135 milyar dolar olmuştur. Bu kuşkusuz 2023 yılında 500 milyar dolarlık ihracat hedefimize bizi bir adım daha yaklaştırmaktadır. Türkiye’nin 2011 yılında ihracatta geldiği nokta, yalnız genel toplamdaki yüzeysel bir başarı değil, detaylara inildikçe de kendini aşikar eden bir başarılar dizisini ifade etmektedir. 2011 yılında Çin’den Fransa’ya, Almanya’dan Nijerya’ya birçok ülke ve gümrük bölgesinde daha evvel ulaşılamayan büyüklüklere ulaşılmıştır. Türkiye’nin ihraç ettiği ürün gruplarının %42’sinde Cumhuriyet tarihi rekoru kırılmış ve en yüksek ihracat değerleri yakalanmıştır. 2011 yılı ihracatımız ülke grupları itibarıyla incelendiğinde AB ülkelerinin ticaret ortağımız olarak geleneksel yerini ve ağırlığını koruduğu ancak son yıllardaki gelişmeler paralelinde ağırlığının bir biçimde azaldığı görülmektedir. Nitekim 2000’li yılların başında %50’lerin üzerinde olan AB’nin ülkemiz ihracatındaki payı 2011’de %46,2’ye gerilemiştir. Son yıllarda herkes bilmektedir ki; Türkiye hem kültür havzasıyla sıcak ilişkiler tesis etmekte hem de yeni dünyalar keşfetmek azmindedir. Bu çabalarımız dış ticaretimize de yansımaktadır. 2011 yılı itibarıyla Yakın ve Ortadoğu ülkelerinin payı %21, Kafkasya ve Orta Asya devletlerini de kapsayan Bağımsız Devletler Topluluğu’nun payı ve Afrika ülkelerinin payı bu dönemde %8 olmuştur. Nitekim 2011 yılında komşu ve çevre ülkelere ihracatımız ,4 oranında artış göstererek 57,2 milyar dolara ulaşmıştır. İhracatımızın %42’si bugün bu coğrafyaya yapılmaktadır. 2011 yılında dünyanın uçsuz bucaksız köşelerine Türk ihracatçısı ürünlerimizi satarken, bu dönemde dünyanın genel eğilimleri paralelinde Güney Amerika, Sahra-Altı Afrika’sı ile Uzakdoğu ülkelerinin öne çıktığı görülmektedir. 2012 yılını uluslararası piyasalarda var olan tedirginliklere rağmen, kazandığımız hızın artarak devam edeceği bir yıl olarak değerlendirmekteyiz. Türk ihracatçısının ve Türkiye’nin önüne koyduğu büyük hedeflerin gerçekleştirilmesinde, 2012 yılı kanaatimce kilit rol oynayacaktır. 2012’de 148,5 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirme hedefimiz bulunmaktadır. ’luk büyüme anlamına gelen 148,5 milyar dolarlık ihracat Türk ihracatçısının başaramayacağı bir hedef değildir. Orta ve uzun vadede yeni pazarların hangileri olacağı sorusu da kısmen takip edilen trendlerle yanıt bulmaktadır. Afrika, Uzakdoğu ve Amerika ülkeleri bu bağlamda gündemimizdedir. Ancak yeni pazarlara açılmak, geleneksel pazarlarımızdaki derinleşmenin de önüne geçmeyecektir. Çeşitli bölgesel stratejileri hayata soktuğumuz gibi dış ticaretin önde gelen paydaşlarıyla 2012-2013 yılları için 15 hedef ülke belirlenmiştir. “Hedef” olarak ilan edilen bu ülkeler şüphesiz gelecek dönemde ihracatçılarımızın pazar arayışlarında rehberlik vazifesi görecektir.
Mersin-Mısır-Ortadoğu hattı Afrika’ya uzanacak
Türk ihracatçıların yeni pazarlara yönelik açılımlarında ‘lojistiğin’ rolü nedir?
Türkiye bugün dünyanın dört bir yanında rekabetin yoğun bir şekilde yaşandığı pazarlarda varlığını kuvvetlendirme gayreti içindedir. Bugün kalite ve ürün imajının güçlü bir talep nedeni olmasına karşın, fiyat avantajının rekabette öne geçmenin esaslı faktörlerinden birisi olduğu herkesin üzerinde uzlaştığı bir husustur. Bu bakımdan maliyetlerin düşürülmesi, rekabet gücünün artırılması hususunda çok hayatidir. Lojistik, Türk ihracatçısının yeni pazarlara girişinde maliyet azaltan yönüyle öne çıkmalı, bu rolü hakkınca yerine getirmelidir.
Diğer yandan, Türkiye’nin yakın coğrafyasıyla etkin bir biçimde bütünleşmesi, tedarik hızını artırabilmesi de bu koşullar altında lojistiğin üstüne düşen vazifeler arasındadır. Türkiye’nin kara taşımacılığındaki etkinliğini ileri dönemlerde deniz ve demiryolu için de sağlayabilmesi bu bütünleşmenin ve tedarik hızını tatmin edici seviyede tutmanın bir yolu olacaktır. Lojistik, ihracatta sadece bir maliyet kalemi olmasının ötesinde, ihraç yüklerinin güvenilir ve zamanında erişimi ayrıcalığını sunarak ihracatçımızın dış pazarlarda tanıtımına ve markalaşmasına destek olan en önemli unsurlardan biridir. Biz bu nedenle lojistiği sadece taşıma ve depolamadan ibaret bir hizmet sektörü olarak değil, hem mal hem de hizmet ihracatımızın dış pazarlardaki imajının güçlendirilmesi açısından da oldukça etkili bir araç olarak görüyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılında 500 milyar dolar ihracat hedefine yönelik olarak, lojistik sektörünün desteklenmesi faaliyetleri ve ihracat taşımalarımızın hem daha düşük maliyetlerle hem de daha hızlı ve zamanında dünya pazarlarına erişimine imkan tanımasını sağlayan projeler yoluyla, Bakanlığımız tarafından ihracatımızın rekabet gücünün artırılmasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. Örneğin, son olarak mesaimizin büyük bir kısmını, toplam ihracatımızın %20’sini oluşturan Körfez ve diğer Ortadoğu ülkelerine yönelik taşımalarımızın, daha güvenilir taşınmasını amaçlayan Mersin-Mısır-Ortadoğu hattının faaliyete geçirilmesi çalışmaları oluşturmuştur. Sözkonusu çalışma halen devam etmekle birlikte, hayata geçtiğinde taşımacılarımız bölgede yaşanan herhangi bir sıkıntıdan endişe duymadan mallarını güvenilir bir şekilde taşıyacaklardır. Sözkonusu hat üzerinden ayrıca, başta Libya ve Sudan olmak üzere Afrika ülkelerine hızlı ve doğrudan bağlantı kurulması da sağlanmış olacaktır. Bunun dışında, lojistik merkezler de yine aynı hedeflere hizmet eden oldukça kapsamlı çalışmalarımız arasındadır. Lojistik merkezler vasıtasıyla ilk defa ihracat yapan firmalarımız bile güvenilir bir yapının içerisinde, yeni kişi ve pazarlara erişimde daha cesur ve atik olacaklardır.
Lojistik merkez için listede Bulgaristan, Çin, Irak ve Ukrayna var
Ekonomi Bakanlığı dış ticaret ve lojistik sektörleri arasındaki eşgüdümü sağlamak, ihracat maliyetlerini ve taşıma sürelerini azaltmak için yurtdışında yürüttüğünüz lojistik merkez çalışmalarında nasıl bir aşamaya gelindiği hakkında bilgi verir misiniz? Başka hangi destinasyonlarda bu yönde bir proje düşünüyorsunuz?
İhracatımızın sürdürülebilirliğini sağlamak, dış ticarette maliyetleri azaltmak ve ihraç ürünlerimizin yeni pazarlara en etkin ve verimli yoldan ulaştırılmasına yönelik çalışmalar içerisinde, yurtdışında kurulacak ve Türk ihraç ürünlerinin depolanabildiği, elleçlenebildiği ve ilgili ülkenin iç kesimlerine dağıtımının yapılabileceği Türk lojistik merkezlerin kurulması büyük önem arz etmektedir. Bu çerçevede, ilk olarak ülkemizin en önemli ticaret ortaklarından Rusya Federasyonu’nda, güneydoğu komşumuz ve Körfez ülkelerine yönelik ticaretimizde önemli bir transit geçiş ülkesi konumunda bulunan Suriye’de ve dünyanın en büyük ithalatçısı konumunda bulunan ABD’nde lojistik merkez kurulmasına yönelik çalışmalara başlanmıştır. Sözkonusu çalışmalar kapsamında Rusya Federasyonu makamları ile yürütülen görüşmeler neticesinde genel bir mutabakat sağlanmıştır. Bu süreçte, merkezin kurulacağı bölgeye ilişkin tespitlere, ülkemiz ihracat ve lojistik sektörlerinin görüşleri çerçevesinde devam edilmektedir. ABD’de kurulması planlanan lojistik merkezin yer seçimine ve işletim esaslarına ilişkin çalışmalar, ABD’deki Ticaret Müşavirliklerimiz ve Ataşeliklerimiz, TOBB ve DEİK ile koordineli olarak yürütülmektedir. Diğer taraftan, özellikle son yıllarda ülkemiz dış ticaretinde önemli bir partner konumuna gelen, ayrıca, halihazırda Avrupa ihraç taşımalarımızda ağırlıklı olarak kullanılan ve karayolu geçişlerinde ciddi sıkıntılar yaşanan Bulgaristan hattına bir alternatif olacağı değerlendirilen Romanya’da (Köstence) bir lojistik merkezi oluşturulması imkanları üzerinde çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Bu konuda ihracat ve taşımacılık sektörleri ile yapılan toplantılarda her iki sektörün de olumlu görüşleri alınmıştır. Romanya’da gerçekleştirilecek bir lojistik yapılanmanın, faaliyete geçen Pendik-Köstence Ro-Ro hattı ile de destekleneceği değerlendirilmektedir. İlerleyen aşamalarda, Çin, Irak, Ukrayna gibi noktaların da lojistik merkez yapılanması için değerlendirilmesi mümkün bulunmaktadır.
Lojistik Kanunu ile lojistik altyapı güçlendirilecek
Türkiye İhracatçılar Meclisi Lojistik Konseyi tarafından yürütülen Lojistik Strateji Planı çalışması hakkında da bilgi veren Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, planın Türkiye’nin lojistik altyapı ve üstyapı ihtiyacının belirlenmesi, konuya ilişkin faaliyetlerin anılan genel plan çerçevesinde yürütülmesi, 2023 yılında ulaşılması planlanan 500 milyar dolarlık ihracatın lojistik altyapısının oluşturulması, ihracatçıların ve lojistik sektörünün uzun vadeli projeksiyonlar yapabilmelerine katkı sunacağını söylüyor. Planın ayrıca Türkiye’nin lojistik kabiliyetlerinin artırılması yoluyla, bölgesinde bir lojistik üs olma hedefine fayda sağlayacağını vurgulayan Bakan Çağlayan, “Anılan çalışma grubu tarafından ilk olarak, sözkonusu Master Planının temel ilke ve stratejik hedeflerini belirleyen Strateji Belgesi hazırlanmıştır. Sözkonusu Strateji Belgesi, Konsey üyesi kurum ve kuruluşların yetkilileri tarafından onaylanmış olup, Strateji Belgesine ilişkin olarak Bakanlığımızın onayının alınmasını müteakiben Master Plan hazırlıklarına başlanması planlanmaktadır. Öte yandan, Lojistik Kanunu çalışmalarının da tamamlanmasıyla birlikte ülkemizin lojistik alt yapısı tam anlamıyla güçlendirilmiş olacak ve sektöre ilişkin yasal çerçeve tamamlanmış olacaktır” diyor.
2012 yılında dış ticaretimizin yapısal sorunlarından arınma, yatırım-üretim ve ihracat zincirinde ise bağlantının sağlanarak yüksek verim alma hedeflerine ilişkin çok sağlam ve temel adımlar atılacaktır. Bu adımların hayata geçirmesiyle bir yandan ihracatın kalıcı bir biçimde artması teminat altına alınacak diğer yandan ithalatın yükselen ateşi düşürülecektir.