e
Banner


Tedarik zinciri yönetiminde başarının sırları
Vector Event tarafından düzenlenen “2'nci Tedarik Zinciri Yönetimi ve Optimizasyonu’15” konferansında bir araya gelen lojistik profesyonelleri, şirketlerin rekabetteki en güçlü silahının tedarik zinciri yönetimi olduğunun altını çizerek, lojistik maliyetlerin optimizasyonunun ise doğru ölçümleme ve planlama, risklerin doğru yönetimi, teknoloji yatırımı ve yetkin insan kaynağıyla yakalanabileceğini vurguladılar.




tedarik_zinciriVector Event tarafından Hilton Kozyatağı İstanbul Hotel’de düzenlenecek “2’nci Tedarik Zinciri Yönetimi ve Optimizasyonu’15” konferansında bir araya gelen birçok farklı sektörden lojistik profesyonelli tedarik zincirinde başarının nasıl yakalanacağını tartıştılar. Türkiye nükleer tıp sektörünün gelişmesine öncülük eden Eczacıbaşı Monrol’in Tedarik Zinciri Müdürü Atilla Topsakal, konferansta yaptığı konuşmada, müşterilerinin beklentilerini en alt tedarikçilerine kadar taşıdıklarını vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Seçtiğimiz tedarikçilerin müşteri beklentilerine hızlı cevap verebilmesi, kaliteli ve esnek bir yapıya sahip olması çok önemli. Biz de kalite, maliyet, uyumluluk, finansal yapı, süreçlerin yönetimi gibi birçok parametreye göre tedarik süreçlerimizi ölçümleyip, değerlendiriyoruz. Gerekli iyileştirmeleri sistemimize katarak daha iyi bir noktaya varmaya çalışıyoruz. Dünya artık sürdürülebilirlik kavramıyla yönetiliyor. Bu anlamda hem operasyon ya da hizmet seviyesinin uzun yıllar aynı kalitede devam etmesi, hem de daha çevreci ve doğaya daha az zarar veren seviyede olması yönünde beklentiler var. Uzun yıllar ürünün ve hizmetlerinizin arkasında durabilmeniz ve sürdürülebilirliği bu açıdan yakalamanız tedarik zincirinin yönetmesi gereken unsurlardan bir tanesi.”

ESNEKLİK, ÇEVİKLİK VE MALİYET ÖN PLANDA

UCB Pharma A.Ş. Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi Tedarik Zinciri Müdürü Emre Göllü ise, Türkiye’de ilaç sektörünün gelişimi ve şirketlerin tedarik zinciri süreçlerini nasıl yönettiği hakkında değerlendirmelerde bulundu. Göllü, Avrupa ilaç piyasasında 6. sırada yer alan Türkiye’de 39’u yerli, 14’ü çok uluslu olmak üzere, 53 ilaç üretim tesisi bulunduğunu, 134’ü çok uluslu olmak üzere, 300’ün üzerinde firmanın faaliyet gösterdiğini belirtti. İlaç lojistiğini, ilaçların üreticiden hastalara erişime kadar fiziksel hareketiyle birlikte, bununla ilgili bilgi akışının etkili ve verimli bir şekilde planlanması, uygulanması ve denetlenmesi olarak tanımlayan Göllü sözlerini şöyle sürdürdü: “İlaç lojistiğinin temel faaliyetleri, nakliye yani ürünlerin taşınması ve depolanmasıdır. Nakliye, hem ürünlerin yani tam mamul ilaçların üretim tesisinden depolama tesisine aktarımını, hem de depolama tesisinden eczane depolarına sevk edilmesini içermektedir. Üretim tesisinden depolama tesisine aktarım, depolama tesisinin farklı bir yerde bulunması durumunda geçerlidir ki, sektörün genelinde artan dış kaynak kullanma eğilimine bağlı olarak üçüncü taraftan alınan lojistik hizmetleri (3PL) nakliyenin bu aşamasını beraberinde getirir. Türkiye’deki ilaç firmalarını tedarik zinciri yapıları bakımından incelediğimizde bunu ilaç aktif maddelerinin üretimi, formülasyonu, depolama ve dağım olarak sıralayabiliriz. Türkiye’de ilaç firmalarının tedarik zinciri yapılarına tarihsel olarak baktığımızda, 1950-1984 yılları arasında firmalar birincil ve ikincil üretimi, ayrıca depolama ve dağıtımı kendi bünyesinde yapıyordu. 1984-2004 yılları arasında ise sektörde birincil üretimden çıkış, ikincil üretimi sürdürme şeklinde bir süreç yaşandı. 2004 sonrasında başlayan referans fiyat uygulamasıyla oluşan maliyet baskısı karşısında sektörde tedarik zincirinde uygulanabilirlik ve bu alanı daha verimli kılma zorunluluğu ortaya çıktı. Bugün Türkiye’deki ilaç firmalarına baktığımızda tedarik zinciri yönetiminde farklı yapılar ortaya çıkıyor. Çok uluslu firmaların çoğu formülasyonu Türkiye’de yaptırıp, depolama ve dağıtımda 3PL hizmet alıyor. Yerli firmaların %80’i ise ikincil üretimi kendi yapıyor ya da fason yaptırıyor, depolama ve dağıtımda ise karma yaklaşım kullanıyor. Yani depoyu kendisi işletip, dağıtımda dış kaynak kullanabiliyor.”

İlaç sektöründe tedarik zinciri süreçlerini iyileştirmeye dönük arayışların sürdüğünün altını çizen Emre Göllü, “Firmaların tedarik zincirindeki odağında; maliyet tasarrufu, esneklik ve çevikliği yakalama var. İyi dağıtım uygulamaları ilaç sektöründe de uygulanacak. Firmalar üretim noktasından, ürün hastaya gidinceye kadar tüm süreçlerde kalite standartlarının sağlandığından yükümlü olacaklar. Önümüzdeki süreçte artacak yerli üretim de tedarik zinciri yapılarında dönüşüm gerektirmeyi doğuracak. Türkiye’de sadece depolama ve dağıtım yapan çok uluslu firmalar buna üretimi de dahil etmek zorunda kalacak. Tedarikçi zinciri kavramı ilaç sektöründe yeni yerini bulmaya başlıyor. Bu alanda esneklik, çeviklik, rekabetçilik önemli unsurlar olarak karşımıza çıkıyor ve bunlar daha da önem kazacak. Sürdürülebilirlik işin olmazsa olmazı halini alacak. Tedarik zinciri yöneticisi de operasyon yükü taşıyan değil, firmanın rekabetçi stratejisi içinde kilit unsuru oluşturan konuma gelecek” dedi.

HEPSİBURADA.COM LOJİSTİK SÜREÇLERİNİ EL ALTINDA TUTUYOR

Konferansta konuşan Hepsiburada.com’un Operasyondan Sorumlu Genel Müdürü Gürhan Saatçioğlu ve

Teknosa Lojistik ve Satış Sonrası Hizmetler Grup Müdürü Nezih Alten da perakende sektöründe e-ticaretle birlikte tedarik zinciri süreçlerinde yaşanan değişimi anlattı.

Türkiye’de toplam perakendenin %1 ila 1,5’inin internet üzerinden satıldığını belirten Hepsiburada.com’un Operasyondan Sorumlu Genel Müdürü Gürhan Saatçioğlu, bu anlamda e-ticaret sektörünün önemli  bir potansiyele sahip olduğunu söyledi.

Hepsiburada.com’da 32 farklı kategoride 600 bin farklı ürün bulunduğunu vurgulayan Saatçioğlu, siteyi ayda yaklaşık 2-2,5 milyon kişinin ziyaret ettiğini belirtti. Hepsiburada.com’da üç farklı ürün hareketi olduğunun bilgisini veren Saatçioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birincisi stokta tutuğumuz ürünler. 600 bin farlı ürünün yaklaşık 50 binini depolarımızda tutuyoruz. İkincisi stokta tutmadığımız, siparişi verildiğinde ilgili tedarikçisinden istediğimiz, depomuza getirip paketledikten sonra müşteriye gönderdiğimiz ürünler var. Üçüncü olarak ise tedarikçiden direkt müşteriye gönderilen ürünler var. Aylık sevkiyatın yaklaşık %70’i depolarımızdan gidiyor, yüzde 20’si tedarikçiden depolarımıza getirilip gönderiliyor, kalan yüzde 10 ise direkt tedarikçiler aracılığıyla gönderiliyor. 50 bin ürünü toplamda 20-25 bin metrekareye sahip 5 farklı lokasyonda bulunan depolarımızda yönetiyoruz. Yaz aylarında 5 lokasyonda yürüttüğümüz operasyonları 50 bin metrekarelik yeni tesisimizde tek çatı altında konsolide ediyor olacağız.”  

E-ticarette tedarik zinciri süreçlerinin müşteri memnuniyetini ve deneyimini etkileyen ve işin göbeğinde bulunan en önemli faktör olduğunu belirten Gürhan Saatçioğlu, “Şirket olarak bütün süreçlerimizin Key Performance Indicator’larını (KPI) gün gün çıkartıp, takip ediyoruz. Takip ettiğimiz her KPI’yı kendi içinde projelerle iyileştiriyoruz. Bir de yapısal değişiklikler ve uzun süreli planlamalar yapıyoruz. Yeni açacağımız tesisle birlikte tüm depo operasyonlarımızı kendimiz yönetiyor olacağız. Bunun birinci nedeni bu kadar büyük bir operasyonu kendimizin yönetmemizin doğru olacağına inandığımız, ayrıca piyasada bu hizmeti alacağımız yeterli düzeyde firma olmadığını düşünüyor olmamız. İkinci nedeni ise tedarik zinciri müşteri memnuniyetinin en temel noktası olduğu için elimizin üstünde tutmamız gereken bir alan olarak görüyoruz. Dağıtım kanalında kargo şirketleriyle çalışıyoruz. Önümüzdeki süreçte dağıtım tarafında başka ne gibi inovatif hizmetler üretilebileceğimize yoğunlaşacağız. İstanbul’da yaptığımız dağıtım hizmetini yaygınlaştırmayı düşünüyoruz” dedi.  

 

E-TİCARETİN PERAKENDEDE YARATTIĞI 2 ÖNEMLİ DEĞİŞİM

Teknosa Lojistik ve Satış Sonrası Hizmetler Grup Müdürü Nezih Alten ise, e-ticaretin perakende sektöründe iki önemli değişim yarattığını vurgulayarak şunları aktardı: “İlk olarak mağazanın konumu ve görevini yeniden tanımlamak zorunda kaldık. E-ticaret satışlarıyla oluşan teslimat şekline bağlı olarak mağazalar aynı zamanda bir kargo noktası olmaya başladı. Yine e-ticaret ile birlikte mağazaların iç dizaynı ve konsepti çok hızlı bir şekilde değişti. Mağazalar e-ticaretin yarattığı konfora karşı birer eğlence merkezi, sosyalleşme noktası olarak öne çıkmaya başladı. E-ticaretin yarattığı ikinci dönüşüm noktası ise ürünü hareket ettirmeden satışa sunmak. Ürünü stoka almadan doğrudan satıcının ürünü müşteriye göndermesi ve ürünü sadece paketlemek ve etiketlemek için lojistik merkezlere alıp buradan müşteriye göndermek şeklinde iki trend e-ticaret şirketlerinde yayılıyor. Tabi bunun getirdiği bir takım zorluklar var. Bunlardan birisi, ürünlerin tüm ayrıntılarının online müşteriye sunulması için çok ciddi bir data oluşturulması gerekiyor. E-ticaret şirketleri bu datanın oluşumu için çok ciddi bir zaman harcıyor. Yine hizmet seviyesini kontrol etmek de çok önemli. Bu da ortak oluşturulan platformlarla yapılmaya çalışılıyor. Ürün sevkiyatını hızlandırmak için depolarda teknolojik altyapıyı güçlendirmek gerekiyor. İade yönetimi de önemli bir nokta. Bu noktada e-ticaret şirketlerinin dönüşüm sağlamaları gereken bir nokta da garanti kapsamında olan ürünler için servis sağlayıcı haline gelmeleri olacaktır. E-ticarette müşteri trafiğini iyi yönetmek, ürünü iyi tanıtmak, satış sonrası hizmet ve ödeme seçenekleri rekabette öne çıkan noktalar olacak. Klasik perakende uzun yıllar e-ticarete direndi. Fakat son 10 yılda e-ticaretin karşı konulamaz bir olgu olduğu görüldü ve perakende şirketleri de buna uyum göstermeye başladı. E-ticaret de son 20 yılda önemli dönüşümler yaşadı. Bu hızlı dönüşüm önümüzdeki süreçte de devam edecek.”

ESNEK PLANLAMAYLA SIÇRAMA YAPTI

Yılda 20 bin ton sakız üretip ve bunun %80’nini 22 farklı ülkeye ihraç ettiklerini belirten Perfetti Van Melle Türkiye Üretim Planlama ve Satınalma Müdürü Güliz Ercan, “Yatırım kararı aldığımız andan itibaren tedarik zinciri sürecimizi de buna göre yeniden planladık. Başarımızın arkasında yatan en büyük faktör bir ürünü markete ulaştırma süreci dünyada 11-12 hafta sürerken, bizim esnek üretim planlaması yaparak bunu 5-6 haftaya indirmemiz oldu. Hem esnek bir yapı oluşturup hem de optimum sonuçlara nasıl ulaşabiliriz noktasında çok verimli bir proje gerçekleştirdik. Sipariş aldıktan sona 6 hafta içinde üretim yapıyoruz. Malzeme ihtiyaçlarımızı tedarikçi bazında bölüp hangi gün neye ihtiyacımız olduğunu tedarikçilerimizle paylaşıyoruz. Bu sayede ihtiyacımız olan ürün bizim söylememize gerek kalmadan depolarımıza giriş yapıyor. Bu da bize önemli bir avantaj sağlıyor” dedi.  

LOJİSTİK MALİYETLERİN OPTİMİZASYONU

Konferansta konuşan Henkel Lojistik Müdürü Osman Ocak ve Tat Gıda Lojistik Planlama Yöneticisi Ufuk Yüce, lojistik maliyetlerin optimizasyonu konusunda bilgi verdi. Henkel Lojistik Müdürü Osman Ocak, lojistik maliyetlerin optimizasyonunun her şirketin gündeminde ilk sıralarda yer alan bir konu olduğunu söyledi. Fabrika, depo, bayiler, dağıtım yapılan müşterilerden oluşan bir lojistik network ağları bulunduğunu vurgulayan Ocak, şunları aktardı: “Bu ağın ne kadar verimli olduğunu belirli periyotlarla gözden geçirmek bizim için oldukça kritik hale geliyor. Değişen talebe ve yakalanan büyümeye göre günlük rutin operasyonlarımızın buna ne kadar uyum sağladığını ve sağlıklı olup olmadığını gözden geçiriyoruz. Depolamada dış kaynak kullanımı ya da şirketin bu operasyonu kendi bünyesinde yapması da önemli bir karar. Dış kaynak kullanımının nasıl yapıldığı da oldukça önemli. Henkel’in hem kendi depoları var hem de farklı noktalarda dış kaynak kullandığı depoları da var. Dış kaynak kullandığınız modelde bile farklı farklı seçenekler var. Depolama hizmeti alırken, bizim operasyonlarımıza en uygun ve en maliyet etkin modeli seçiyoruz. Depolama ve sevkiyat işin son noktası. Bundan önceki süreçte yaşanan sorunları da çözmek çok önemli; ürün yönetimi, talep yönetimi, tedarik yönetimi ve üst yönetimin bu konuda mutabık kalması gibi. Talebi doğru planlama, buna uygun tedarik ve stoku planlama bizi lojistik anlamda rahatlatıyor. Çünkü kötü planlama stok ve maliyetleri artırıyor. Yine depolamada maliyetler artıyor. Dolayısıyla planlamadaki doğru iyileştirmeler lojistiğe maliyet anlamında çok önemli katkılar sağlıyor. Yine lojistik altyapıya yatırım yapmak bir maliyet kalemi olarak görülmemeli. Çünkü lojistik şirketi rekabette bir adım öne taşıyacak bir alan. Bu nedenle bu alanda yetkin insanlarla çalıştırılması gerekiyor. Yine yapılan işin ne kadar verimli olduğunu mutlaka gözden geçirmek ve teknolojiden maksimum faydalanmak gerekiyor. Örneğin talep tahmininizi yüzde 10 iyileştirdiğinizde sağlayacağınız servis iyileştirmesi ve stok azaltılması ödediğiniz paranın üzerinde kazanım sağlamanıza yardımcı olacaktır. Tedarik sürecinde zincirin tüm halkalarını birlikte düşünmek ve bunu toplu bir biçimde optimize etmek gerekiyor. Ayrıca yatırım yapılamayan durumlarda segmentasyon yapmakta bir çıkış yolu olabiliyor. Müşterileri sınıflandırıp ona göre hizmet götürmek şeklinde bir segmentasyonla sıkışılan durumlarda iş yönetilebilir. Tedarik zinciri kolay olmayan ve detayları olan bir süreç, ancak doğru efor ve bundan faydalanma bilinciyle taşın altına elinize koyduğunuzda başarabilecek bir süreç olarak görülmeli.”  

SÜREÇLERE TEKNOLOJİ YÖN VERİYOR

Türkiye’de altı ayrı fabrikada üreten bir firma olduklarını belirten Tat Gıda Lojistik Planlama Yöneticisi Ufuk Yüce ise, “Üretimimiz içinde günlük olarak nitelendirilen ve çok hızlı sirkülasyonu olan ürünler var. Bu nedenle optimizasyon bizim için çok önemli” dedi. Optimizasyon içerisinde görülen bir de belirlenemeyen maliyetler olabileceğine dikkat çeken Ufuk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Depolama, taşıma gibi maliyetler insan gözüyle hesaplanabilir, daha da iyileştirilebilir, ya da yeni teknolojilerle ölçülüp daha ileriye getirilebilir. Biz asıl ölçülemeyen ya da ölçülmesi zor olan işlerde zorluk çekiyoruz. Örneğin günlük süt üzerinden bir örnek vermek gerekirse, hangi aracın hangi çiftliğe gideceği, ne kadar süt alacağı, fabrikaya getirilen sütün ne yapılacağı, işlenen ürünlerin depoya gönderildikten sonra sevkiyat sürecine hazırlanması gibi tüm bu süreçlerin belli bir planının yapılması gerekiyor. Biz bütün bu süreçlerin optimizasyonu çok önemli. Yine tüm bu süreçleri tek bir platformda çözmek yerine etap etap çözmeyi kendimize hedef edindik. Bu anlamda optimizasyon bazında düşündüğümüzde uyguladığımız şeyler insan zekasının üzerinde yazılımlar. Gelişen teknolojilerle çok ucuz maliyetlerle her yere sansürler koyup her şeyi ölçebiliyoruz. Ama bu tek başına yetmeyebiliyor. Bu ölçtüğünüz verileri iyi değerlendirebilmek ve güzel konsolide edebilmek gerekiyor. Bu ölçümleri inceleyip, analiz edecek insan gücünü de bir tarafta tutmak gerekiyor. Bunu yapamıyorsanız altyapınızı iyi tasarlamanız gerekir. Teknolojiler hep uygulamaya çalıştığımız, bazen kolaylıkla yapabildiğimiz bazen ise zorluklarla karşılaştığımız noktalar olabiliyor. Bizim en büyük maliyetlerimizi taşımalar oluşturuyor. Daha önce bu alana yatırım yaparken şimdi daha çok dış kaynak kullanmaya başladık.”  




SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat