Limanlar dış ticaretin bel kemiğini oluşturuyor
28/08/2019 - 13:56:00
2018’de gerçekleştirilen 391 milyar dolarlık dış ticaretin 238 milyar dolarının denizyoluyla yapıldığına dikkat çeken Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM) Yönetim Kurulu Başkanı M. Hakan Genç, bunun limanların ne ölçüde ekonomik ve stratejik bir değer yarattığını ortaya koyduğunu söyledi. Genç, 2018’de Türk limanlarından 460 milyon ton yük elleçlendiğini belirtti.
Denizyolu taşımacılığı dış ticarete nasıl bir katkı sunuyor?
Dünya deniz taşımacılığı 2018 yılında zayıf bir artışla 11,9 milyar tona ulaşmıştır. Yük grupları bazında dünya deniz taşımacılığı içerisinde en büyük pay 5,2 milyar ton ile kuru dökme yüklerdir. Türkiye, 2017 ve 2018 yıllarında üst üste toplam 391 milyar dolarlık dış ticaret gerçekleştirdi. Bu tutarın sırasıyla 223 milyar ve 238 milyar dolarlık kısmı Türkiye limanları ve kıyı tesisleri üzerinden gerçekleşti. Yani 2017 yılında dış ticaretimizin %58’inde, 2018 yılında ise %61’inde doğrudan limanlarımızın katkısı var. Bu işin maddi kısmı… Bir de bu tutarda bir dış ticareti gerçekleştirmek için gereken altyapı ihtiyacına baktığımızda yani bu tonajı elleçleyebilmek için rıhtım, iskele, saha, ekipman, insan gücü, işletim sistemi ve organizasyon bakımından değerlendirdiğimizde limanlarımız dış ticaretimize önemli katkı sağlamaktadır.
460 MİLYON TON YÜK ELLEÇLENDİ
Türk limancılık sektörü 2018’de nasıl bir performans sergiledi?
Ülkemizde değişik formda ve özellikte (iskele, şamandıra, dolfen, platform vb. dahil) 197 adet kıyı tesisi bulunmaktadır.
Türkiye limanlarında 2018 yılında 203 milyon tonu yükleme 257 milyon tonu boşaltma olmak üzere toplam 460 milyon ton yük elleçlenmiştir. Bu yükün 218,5 milyon tonunu ithalat, 110,4 milyon tonunu ihracat, 71,6 milyon tonunu transit ve 56,5 milyon tonunu kabotaj yükleri oluşturdu. Tüm yük tipleri (sıvı dökme yük, konteyner vb.) ve rejimleri (transit, kabotaj vb.) dâhil olmak üzere ton bazında elleçlenen yükün %56’sını boşaltma, %44’ünü yükleme oluşturmaktadır. Limanlarımızda elleçlenen yükün rejimlerine göre dağılımına bakıldığında Türkiye limanlarında elleçlenen yükün yaklaşık %71’ini dış ticaret yüklerimiz oluşturmaktadır. 2018 yılı itibarı ile kabotaj yüklerin oranı ,9, transit yüklerin oranı ,6 olarak gerçekleşmiştir. Limanlarımızda elleçlenen yükün %30’unu (139,7 milyon ton) sıvı dökme yükler oluşturmaktadır. Sıvı dökme yükleri sırası ile %29 ile (133,6 milyon ton) kuru dökme yükler, %25 ile konteyner ve ile genel yük izlemektedir. 2018 yılı itibarı ile ton bazında RO-RO yüklerinin oranı ise sadece %2’de kalmıştır.
2018 yılında ülkemizdeki ekonomik şartların getirdiği zorluklar ile limanlarımızda elleçlenen yük hacmi %2,3 oranında azalmıştır. Limanlarımızda bir önceki yıla göre 11 milyon ton yük kaybı olmuştur. Yük tipleri içinde en büyük yük kaybı ,3 ile genel kargo yüklerinde yaşanmıştır. Genel kargo yüklerindeki düşüşün temel nedeni transit yüklerdeki %57,1 oranındaki dramatik düşüştür. Toplam elleçleme hacimleri dikkate alındığında ton bazında en yüksek artış %5,9 ile konteyner yüklerinde gerçekleşmiştir. Ton bazında bir diğer artış ise %3,7 ile kuru dökme yüklerde olmuştur.
Limanlarımızda elleçlenen yükü bölgeler itibarı ile değerlendirdiğimizde tek artış yaşanan bölge %0,3 ile Marmara Bölgesi olmuştur. Limanlarımızda elleçlenen yükün %40’ı (185,6 milyon ton) Marmara Bölgesi’nde elleçlenmiştir. Akdeniz Bölgesi %35 oran ile (160,6 milyon ton) ikinci sırada yer almaktadır. Akdeniz Bölgesi %5,4 ile en yüksek oranda yük kaybını yaşamıştır. Akdeniz Bölgesi’nin toplam yük hacmi içerisinde yüksek payı Türkiye ortalamasını da aşağıya doğru çekmiştir.
Özelleştirme limancılık sektörünü nasıl etkiledi?
Türkiye’de limanların özelleştirilmesi “4046 sayılı Özelleştirme Uygulamalarının Düzenlenmesine ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” kapsamında gerçekleştirilmektedir. (4046 sayılı Kanun, 1994:20). Türkiye’de kamu tarafından yönetilen limanlar 1994 tarihinden itibaren özelleştirilmeye başlamıştır. Bu süre zarfında toplam 28 liman özelleştirilmiştir. Günümüzde TCDD İzmir ve TCDD Haydarpaşa limanları olmak üzere özelleştirmeyen iki liman kalmıştır. Özelleştirmenin limancılık sektörüne en büyük katkısı liman altyapı, üstyapı ve ekipman yatırımlarının artmasıdır. İşletmecilik açısından ise özel sektör işletmecilik anlayışı ile limanların müşteri odaklı hizmet sunmaya başlamasıdır. Özelleştirme ile birlikte etkin ve verimli liman operasyonları dış ticaretimizde kolaylaştırıcı rol oynamaya başlamıştır.
YABANCI İLGİSİ SÜRÜYOR
Limancılık sektörüne yabancı yatırım ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu yatırımlar devam edecek mi?
Denizcilik sektörü kıtaları aşan uluslararası bir sektördür. Bu özelliği ile küreselleşmenin yaygınlaşmasında önemli rol oynamıştır. Dünya deniz ticaretinde gerek taşımacılık boyutunda gerekse limancılık boyutunda yalnızca bizim ülkemizde değil tüm ülkelerde büyük uluslararası şirketler hâkim oyuncu konumundadır. Uluslararası deniz ticaret rotaları üzerinde bulunan ülkemiz ve ülkemiz limanları, coğrafi konumu sayesinde küresel oyuncuların ilgisini çekmektedir.
Günümüzde özelleştirilmeyen TCDD İzmir ve TCDD Haydarpaşa olmak üzere iki liman kalmıştır. Haydarpaşa Limanı’nın gelecekte liman fonksiyonunu yitirmesi beklenmektedir. İzmir Limanı’nın özelleştirilmesine ise yabancı yatırımcıların ilgisi beklenmektedir. Ülkemizdeki liman el değiştirmelerinde yabancıların ilgisi sürmektedir.
Türk limancılık sektörüne yönelik öngörüleriniz neler?
Türkiye genelinde değerlendirdiğimizde limanlarımızda dış ticaretimizin gelişimine olanak sağlayacak kapasite mevcuttur. Ancak, bunun orta ve uzun vadeli dış ticaret hedeflerine uygun şekilde geliştirilmesinin önünde risk ve tehditler olduğunu ifade etmeliyiz. İlki, ölçek ekonomisi gereği büyüyen gemiler. Bu sektörün karar vericileri hızlı hareket edebilme kabiliyetine sahip büyük işletmeler. Doğal olarak bu süreçte limanlardan olan talepler artıyor. Daha uzun ve derin rıhtımlar, daha uzak mesafelerden elleçleme yapabilen daha hızlı vinçler gibi büyük yatırımlar. İkincisi, bunları yapabilmek için gereken finansman. Son olarak da imal ve ikmal süreleri 18 ay civarında olan bu yatırımların izinlerinin yıl aşan sürelerde temin ediliyor olması.
FARKINDALIK YARATMALIYIZ
Limancılık sektöründe hangi adımların atılmasını bekliyorsunuz?
Limanlarımız, ülkemizin iç - dış ticaretinin ve deniz turizminin temel yapı taşıdırlar. 391 milyar dolarlık dış ticaretimizin 238 milyar doları denizyoluyla yapılıyorsa limanların ne ölçüde ekonomik ve stratejik bir değer yarattığı tartışılmaz. Hatta, daha da ileri giderek, coğrafi konumumuz gereği başka ülkelerin dış ticaretleri için de limanlarımızın çok önemli olduğunun altını çizmeliyiz. Belçika’nın Antwerp Limanı’nın, Almanya’nın denizyoluyla yapılan dış ticaretine katkısını bildiğimizde komşu ülkeler için bizim limanlarımızın ne ifade ettiğini daha iyi anlayabiliyoruz.
Sorunuzun cevabına gelirsem, yukarıdaki tespitlerden sonra, atılacak ilk adımın bir farkındalığın yaratılması olduğunu söylemek isterim. Bu da dış ticaretle ilgili olan her kesimin yani hükümetimizin, kanun koyucuların, bürokrasimizin, ihracatçılarımızın ve odalarımızın, limanları, algılarında birinci sıraya yükseltmeleriyle mümkün olabilir.
Yolcu limanlarımıza yanaşan ve her seferinde ülkemize binlerce turist getiren kruvaziyer gemileri dikkate aldığımızda limanlarımızın dış ticaretin ötesinde turizme olan katkıları nedeniyle de önemini ve değerini daha iyi kavrayabiliriz.
Bu farkındalık limanlara olan yaklaşımımıza topyekün bir dönüşüm ve değişim getirecek, ülke ekonomimizin büyümesi için fırsat ve kaynak yaratacaktır.