Banner


Tedarik zincirine katılan enerji
Altan Kabakçı - EMTA Group Lojistik Müdürü




altan_kabakci“Proje taşımacılığını yönetmek için yeterli ekipman, deneyimli personel ve altyapı sistemleri gereklidir. Bu ihtiyaçların karşılanması halinde, proje taşımacılığı ulaştırma sektöründe en keyifli, karlı ve hareketli işlerden biri olacaktır.”

Türkiye’nin coğrafi koşulları göz önüne alındığında, taşımacılık faaliyetlerinin hepsini kullanabilecek altyapısı başka ülkeleri kıskandıracak ölçüdedir. İster ihracat için olsun, ister üretimde girdi olarak kullanılacak hammadde ve yardımcı malzemeler olsun, isterse transit ticarete konu olan emtiaların depolanması, aktarma işlemlerinin yapılması ve bir sonraki varış noktasına istenilen zamanda istenilen taşıma şekilleri ile sevk edilmesi olsun, hepsi tedarik zinciri faaliyetlerinin içerisinde yer almaktadır.
Endüstri 4.0 ile tedarik zinciri hizmetlerinin, üretimle ve dış ticaretle olan ilişkisini de dikkate almakta fayda olacaktır.  Endüstri 4.0, otomasyon sistemlerinin, bilgi alışverişinin, üretim teknolojilerinin tamamını kapsayan bir terimdir. Burada hedef, üretimin yapısını oluşturan halkalar arasında haberleşme ağı kurularak kendi kendini yönetebilen üretim teknolojilerini oluşturabilmektir. Üretim teknolojisi, üretime konu olan bütün girdilere ait siparişlerin hazırlanması, uygun koşullarda lojistik hizmet sağlayıcılar ile sevkiyatının, gümrük işlemlerinin, depolamasının yapılarak, üretim planlama ve kalite kontrol teknolojisi ile üretim süreçlerine dahil edilmesini içermektedir. Üretim firmaları açısından teknolojinin doğru şekilde kullanılması, kaliteli üretimin yapılabilmesi, stok seviyelerinin optimum düzeyde tutulması, ham maddenin ve/veya bitmiş ürünün sevkiyat esnasında uygun koşullar oluşturularak lojistik maliyetlerinin düşürülmesi ve son kullanıcıya zamanında ulaştırılması açısından önem arz etmektedir.

“Üretim firmaları ile 3PL ve 4PL servis sağlayıcıların kullandıkları yazılımların birbirlerine entegre edilmesiyle tedarik zinciri daha verimli hale gelmektedir.”

Lojistik hizmetlerin geneline bakıldığında firmalar için yaklaşık maliyet oranı yüzde 4 ile yüzde 20 arasında değişmektedir. Lojistik faaliyetlerinin global ölçekte planlanabilmesi amacıyla üretim esnasında gerekli olan ham maddenin yurt içerisinde zamanında temin edilebilmesi için iç nakliye firmalarına, depolama yerlerine ihtiyaç duyulduğu gibi, dağıtım kanallarının hızlı ve güvenilir bir alt yapıya sahip olması üretim firmaları açısından hayati önem taşımaktadır. Üretim girdilerinde kullanılan hammadde ve yardımcı mamullerin birçok taşıma şekli ile denizaşırı ülkelerden getirilmesi mümkündür.  Özellikle sıcaklığı belli bir seviyede tutulması gerekli olan ham maddeler için soğutuculu, ısı değerlerini sabit tutabilecek ekipmanlara ihtiyaç duyulmaktadır.  Belirli zaman dilimlerinde yükselen navlun fiyatlarından etkilenmemek ve gemilerde yer bulamama sıkıntısı yaşamamak için güçlü, hızlı ve profesyonel lojistik firmaları tercih edilmektedir.  Bununla birlikte yine navlun fiyatlarının yükselişlerinden çok fazla etkilenmemek amacıyla belirli dönemler için ya da yıllık olarak taşıma kontratları yapılması faydalı olacaktır.

“Uluslararası taşımacılık faaliyetleri, ülkelerin siyasi, coğrafi ve ekonomik düzeylerinden etkilenmektedir.”

Bu durum üretici, ithalatçı ve ihracatçı firmalar için avantaj ve dezavantaj oluşturmaktadır.  Globalleşen dünyada dış ticaretin daha az etkilenmesi, ihracat rakamlarının arttırılabilmesi için siyasi ve ekonomik istikrarın sağlanması kaçınılmazdır. Cari açığını kapatılabilmesi, katma değerli kaliteli ürünler üretilerek ihracat hacminin arttırılması ile mümkün olacaktır.  İhracat esnasında varış gümrüğünde gümrük işlemlerini kolaylıkla yapabilecek, iç dağıtım kanalları gelişmiş, teknik alt yapı sistemleri ile güçlendirilmiş lojistik firmalarına ihtiyaç duyulmaktadır.  Bunların yanında devletin üretim firmaları için sunduğu teşviklerden, gümrük işlemlerini daha hızlı ve kolay yapabilmeleri için sunulan belge ve sertifikalara da sahip olmasında fayda olacaktır.
Ülkemizin kalkınabilmesi ve enerjide dışa bağımlılığını azaltabilmesi açısından devletimizin sağladığı teşvikleri kullanarak, ülkemize katkı sağlamak geleceğimiz ve gelecek nesiller açısından çok önemlidir.  Dünya genelinde tüketilen enerjinin yaklaşık yüzde 20’si yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanmaktadır.  2016 yılı sonu itibariyle Türkiye’nin kurulu yenilenebilir enerji gücü toplam 35GW olarak hesaplanırken, toplam elektrik üretiminin ise yüzde 35’i yenilenebilir kaynaklar tarafından karşılanmaktadır.
Bu enerjinin çoğunluğunu hidroelektrik santraller sağlarken, rüzgar ve güneş gibi yeni nesil yenilenebilir enerji kaynakları da ardından gelmektedir.  Türkiye’nin bulunduğu coğrafi konum ve jeopolitik yapısı itibariyle bütün yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanma imkanına sahiptir.  Yıllar itibariyle yenilenebilir enerji kullanımı dünya genelinde hızlı bir şekilde artışa geçmiştir. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı yüzde 70 civarındadır. 1 MW’lık kurulu güneş enerjisi santrali yıllık yaklaşık 100.000 USD’lik enerji ithalatını önlemektedir. Yenilenebilir enerji dünya elektrik üretiminde de önemli bir yere sahiptir.  Toplam küresel elektrik üretiminin yüzde 23,7’si yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilmektedir.  Gelişmekte olan ülkelerin konumları ve teknolojik altyapıları itibariyle özellikle güneş enerjisindeki rekabet diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından daha yoğun yaşanmaktadır. (Kaynak: www.setav.org)

“Enerji lojistiği için kullanılacak ekipmanlar, taşıyıcılar, özel paketleme ve güvenlik önlemleri en üst düzeyde olmalıdır.”

Malzemelerin özellikleri, ölçüleri, toplam parasal değerleri itibariyle dikkatli bir şekilde taşınması ve sigortalanması gerekmektedir. Bu esnada sevk edilecek ülkelerin coğrafi ve siyasi konumları da ayrıca dikkat edilmesi gereken konular arasında yer almaktadır.  Endüstri 4.0 ile tedarik zincirinin birbiriyle entegrasyonu sonucunda, satın alma süreci ile başlayan tedarik zinciri yapısında bulunan bütün süreçlerin daha hızlı, ekonomik ve kontrol edilebilir hale gelmesi ülkemize ve geleceğimize katkı sağlayacaktır.

PROJE LOJİSTİĞİ
Lojistik hizmet sağlayıcıları, her bir işletmeyi nakliye, dağıtım ya da depolama benzeri faaliyetlerinden bağımsız olarak bir proje işi olarak görürler. Sektörde sıkça dile getirilen müşteri tarafından talep edilen her hizmet aslında bir projedir, yani her müşterinin diğerlerinden farklı talepleri vardır. Her projenin planlaması, organizasyonu, bütçesi, aşaması ve zaman kısıtlamaları farklı olmaktadır. Proje ve inşaat lojistiği, özel operasyonlar olarak tanımlanabilir çünkü operasyonel süreçler ve lojistik faaliyetler, genel kargo ve kargo operasyonlarından farklıdır.  İşlemin farklı boyutlarda ve özelliklerde gerçekleştirilmesi, kullanım ve taşıma işlemlerinin her seferinde farklı olduğu anlamına gelir. Bu nedenle, uygulanan lojistik çözümler her işlem için farklı biçimlerde olabilir.  Bir terzinin, müşterisinin ölçülerine ve isteklerine göre özel bir elbise tasarımı yapması gibidir.

“Proje taşımacılığında kullanılan araçların ölçüleri standart araçların boyutlarından farklı olacağından, gabari dışı ve yük limitlerine özellikle dikkat edilmesi gerekmektedir.”

Bir projeye başlamadan önce proje için ön hazırlık, analiz, proje lojistiğinin ana hatları, planlama, uygulama ve nakliye esnasında izlenmesi gereken temel kurallar proje lojistiğinin bütününü oluşturmaktadır.  Yol geçiş güzergahları, köprülerin yükseklikleri, tüneller, ülkelerin siyasi ve coğrafi yapıları proje lojistiğinin önemini ayrıca kat ve kat arttırmaktadır. Transit geçiş yapılacak ülkeler ve yol güzergahları projenin başında belirlenmeli ve gerekli izinler alınarak projenin fiyatlandırılmasına devam edilmelidir. Bu durum özellikle Rusya, Azerbaycan, Katar, Cezayir ve Afrika ülkeleri için çok daha büyük önem arz etmektedir. Aynı zamanda, taşınan ağır yükün yollara zarar verdiği gerekçesiyle ülkeler, çevre vergisi ve karayolu transit vergisi gibi vergileri de nakliye firmalarından talep etmektedirler. Bu durumu da lojistik firmaları projeyi maliyetlendirme aşamasında hesaba katmalıdırlar. Bu doğrultuda, ağır yük taşımacılığının işletme maliyetleri diğer taşımacılık işlemlerinden daha yüksek olabilmektedir. Proje sahalarındaki risk yönetimi planları temel risk ve sorumluluk alanlarını da belirlemektedir. Yöntem, araç ve insan kullanımından kaynaklanabilecek kaza, hasar ve kayıplar nakliye sırasında gerçekleşebilmektedir.

“Proje taşımacılığının temel ilkesi sağlık, güvenlik ve çevre koşullarına uygun olmasıdır.”

Operasyonlardaki operatörler, özellikle nakliye tarafındakiler, bu kurallara uygun hareket etmek zorundadır.  İş sağlığı ve güvenliği sistemi gereği, kask, iş eldiveni, dirsek burunlu ayakkabı bulundurulması, iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin tamamlanması, oluşabilecek büyük kazaları önlemek için gereklidir. Proje lojistiğinde taşınan malzemelerin ölçüleri, ağırlıkları ve meblağları da farklı olacağından dolayı sigorta konusu da mutlaka dikkate alınmalıdır. Hacimli ve ekonomik değerin yüksek olduğu proje sahalarında, malzemelerin taşınması ve/veya aktarma sırasında hasar ya da yaralanma olduğunda tarafların sorumluluklarının açıkça tanımlanabilmesi ve zararın karşılanabilmesi için sigortanın yapılması şarttır. Sigortanın olmaması ve kayıp / hasar durumunun oluşması esnasında, lojistik şirketi sadece müşterilerini kaybetmekle kalmayacak, aynı zamanda hizmet maliyetinden çok daha yüksek bir maliyetle karşı karşıya kalacaktır.
İnşaat sektörünün gelişimi ile proje lojistiği önemli bir yere gelmiştir. Lojistik şirketleri standart TIR'dan araçlarını lowbed ve daha geniş araçlarla genişleterek proje lojistik hizmetleri sunabilmektedirler.  Komple TIR ve dorse taşımacılığından ziyade daha çok proje taşımacılığı, nakliye firmaları için cazip karlar ile çalışabilmelerine olanak sağlamaktadır. İnşaat sektörünün gelişmiş olduğu ülkelerde (özellikle Rusya, Cezayir, Sudan, Kuveyt, Katar Afrika Ülkeleri v.b.), proje lojistiğine daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Nitelikli ve deneyimli personele de ihtiyacın olmasıyla birlikte, sigorta şirketleri, ağır vasıta üreticileri ve lojistik altyapı sistem üreticileri de proje lojistiğinde ön sıralarda yer almaktadır.
Proje taşımacılığını yönetmek için yeterli ekipman, deneyimli personel ve altyapı sistemleri gereklidir. Bu ihtiyaçların karşılanması halinde, proje taşımacılığı ulaştırma sektöründe en keyifli, karlı ve hareketli işlerden biri olacaktır.

“Proje taşımacılığının temel ilkesi sağlık, güvenlik ve çevre koşullarına uygun olmasıdır. Operasyonlardaki operatörler, özellikle nakliye tarafındakiler, bu kurallara uygun hareket etmek zorundadır.  İş sağlığı ve güvenliği sistemi gereği, kask, iş eldiveni, dirsek burunlu ayakkabı bulundurulması, iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin tamamlanması, oluşabilecek büyük kazaları önlemek için gereklidir.”





SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat