e
Banner


Türkiye’nin hava kargoda büyüme planı açıklandı
Global hava kargo pazarı %1-2 büyürken Türkiye’nin çift haneli rakamlarla büyümeye devam ettiğini belirten Sivil Havacılık Genel Müdürü Bilal Ekşi, ticaretin batıdan doğuya kayacağı önümüzdeki süreçte genişleyen uçuş ağı, güçlendirdiği altyapısı, 2016’da tamamlanması beklenen 3. Havalimanı ve transit uçuş merkezi haline gelmesiyle Türkiye’nin, Avrupa-Asya arasındaki hava kargo taşımacılığında aslan payına talip olduğunu söyledi.  




bilal_eksiTürkiye hava kargo sektörünün ulaştığı büyüklük hakkında bilgi verir misiniz? 
Sivil havacılık sektöründe ve buna paralel olarak uçak filomuzdaki gelişmelerle beraber hava kargo taşıma kapasitemiz de hızla artmaktadır. Özellikle sivil havacılıkta serbestleşme yolunda atılan adımlar ve havacılığın özel sektöre açılması ile birlikte oluşan rekabet ortamı neticesinde, son 10 yıllık dönemde havayolu işletmelerimizin uçak sayılarında rekor düzeyde artış yaşanmıştır. 2003 yılında Türk tesciline kayıtlı büyük gövdeli uçak sayısı 162 iken bu sayı bugün 385’e ulaşmış durumdadır. Dolayısıyla on yıl önce bu uçaklarımızın kargo kapasitesi 302 bin 737 kg iken bugün filomuzdaki uçakların kargo kapasitesi 1 milyon 682 bin 683 kg gibi bir seviyey yükselmiştir. Kargo kapasitemiz 10 yıllık dönemde %445 artışla çok hızlı bir büyümeye sahne olmuştur. İç ve dış hatlarda tarifeli sefer yapmak üzere yetkilendirilen 16 havayolu işletmesinin 3’ü hava kargo taşımacılığı alanında hizmet vermektedir. Genel Müdürlüğümüz tarafından yetkilendirilen hava kargo acentelerinin sayısı ise 145’tir. 
 
ANLAŞMA YAPILAN ÜLKE SAYISI 157’YE ULAŞTI 
2014 yılı itibariyle Türkiye’nin kaç ülkeyle hava kargo taşımacılığını da kapsayan ikili anlaşması bulunuyor? Hedef ülkeler hangileri? 
Bilindiği üzere ulaşım ağlarının genişliği ülkelerin ticaret hacminin gelişmesinde önemli bir yere sahiptir. Bu kapsamda Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü olarak Türkiye’nin dünyadaki tüm noktalarla havayolu bağlantısının kurulması konusunda çok büyük gayret gösterdik. Bu hedef doğrultusunda yaptığımız ikili sivil havacılık anlaşmaları ile Türkiye bugün dünyanın en yaygın uçuş ağına sahip ülkelerden biri haline geldi. 2013 yılsonu itibariyle ikili havacılık anlaşması yaptığımız ülke sayısı 157’ye ulaştı. Uçuş noktaları ve sefer sayılarını belirlediğimiz bu anlaşmaların tümü aynı zamanda kargo taşımacılığına da açıktır. Frekans sayılarının açıkça belirlenmediği anlaşmamız olan tüm ülkeler ile sınırsız kargo seferleri mümkündür. Ayrıca ikili havacılık anlaşmalarında 5. Trafik Haklı uçuşlar kapsamında hava kargo için de büyük önem taşıyan bağlantılı uçuşlara imkan sağlanabilmektedir. 
 Özellikle Afrika ülkeleri ile yapmış olduğumuz anlaşmalar, kıta ülkeleriyle gelişen ticaret hacmimize paralel olarak hava kargo taşımacılığı için de çok önemli gelişim fırsatı sunmaktadır. Bugün itibariyle 45 Afrika ülkesi ile sivil havacılık anlaşmamız bulunmakta olup, Afrika pazarındaki konumumuz hızla güçlenmektedir. Bu yıl içinde Afrika’da anlaşmamız olmayan ülkeler başta olmak üzere, Amerika ve Uzakdoğu’ya yönelik sivil havacılık anlaşmalarımız ve mevut anlaşmaların revize edilmesi çalışmalarına devam edeceğiz. Genel Müdürlüğümüzün Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü’ne (ICAO) üye 192 ülke ile anlaşma imzalanması hedefi çerçevesinde bu yıl içinde birçok ülkeyle müzakere masasına oturmayı planlıyoruz. Angola, Ekvator Ginesi, Eritre, Gine, Gine-Bissau, Liberya, Malawi, Mauritius, Namibya, Haiti, Bahamalar, Barbados, Bolivya, Grenada, Panama, Saint Kitts, Surinam, Şili, Butan, Cook Adaları, Kiribati, Marshall Adaları, Mikronezya, Myanmar, Nauru, Palau, Papua Yeni Gıne, Samoa, Solomon Adaları, Timor Leste, Tongo, Vanuatu gibi anlaşmamız olmayan ülkelerin bazılarıyla bu yıl içinde müzakerelere başlamayı hedefliyoruz. 
 
Türk hava kargo sektörü 2013 yılında iç ve dış hatlarda toplamda ne kadarlık yük trafiği gerçekleştirdi? Özellikle dış hatlarda öne çıkan destinasyonlardan söz eder misiniz? 2014 yılı için bu anlamda öngörüleriniz neler? 
Geçtiğimiz yıl iç hatlarda 685 bin 251 ton ve dış hatlarda 1 milyon 709 bin 335 ton olmak üzere toplamda 2 milyon 394 bin 587 ton yük taşındı. 2003 yılında iç hatlarda 188 bin 979 ton ve dış hatlarda 775 bin 101 ton olmak üzere, toplam 964 bin 80 ton yük taşındığı dikkate alındığında, hava kargo taşımacılığının 10 yıllık dönemde kaydettiği ilerlemeyi daha net görebiliyoruz. İthalatımızın ulaşım modları arasındaki dağılımı açısından ise havayolunun aldığı pay geçtiğimiz yıl olarak gerçekleşti. Dış hatlarda kargo taşımacılığında öne çıkan destinasyonlarımız; Çin, Hong Kong, Almanya, Amerika, Hindistan, Kore, Japonya, Tayland, İsviçre, Gürcistan, İngiltere, İran, Irak, İsrail, Hollanda, Rusya, Lübnan ve Kazakistan’dır. 2013 yılının Afrika ülkeleri açısından zor bir yıl olması dolayısı ile önümüzdeki yılın bölgenin istikrarına paralel olarak daha parlak geçeceğini ve hava kargo taşımacılığı rakamlarına yansımasını ümit ediyoruz. 
 
TRANSSİBİRYA ÜZERİNDEN UZAKDOĞU’YA UÇULACAK 
Türkiye’nin dış ticaretinde Uzakdoğu ülkelerinin payı her geçen gün artıyor. Bu eğilim hava kargo taşımacılığına nasıl yansıyor? Kıtalar arası lojistik HUB’lara yönelik yaptığınız anlaşmalar bölgeye yapılan taşımalara nasıl katkı sunacak? 
Asya ve Uzakdoğu ülkeleri sivil havacılıkta çok hızlı bir büyüme trendinde. Dev uçak siparişleri de bu büyümenin uzun soluklu olacağını ve 20 yıllık bir perspektifte havacılığın tümüyle doğuya kayacağını gösteriyor. Dünya çapındaki Araştırma Kuruluşları’nın yaptığı pazar analizleri de bunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu analizlerde, Türkiye de Asya bölgesinde en hızlı büyüyecek pazarlar arasında yer alıyor. Dolayısı ile gelişme trendinde olan Asya-Pasifik ve Uzakdoğu ülkeleriyle yakın temas halindeyiz. Uzakdoğu ülkelerinin bir çoğu ile ikili havacılık anlaşmalarımız bulunuyor ve bu anlaşmaları günün ihtiyaçlarına göre sürekli olarak revize ediyoruz. 
Özellikle kıtalararası lojistik HUB’lara yönelik atmış olduğumuz adımlar, Uzakdoğu pazarına erişim noktasında çok önemli fırsatlar sunuyor. Rusya ile yaptığımız anlaşma, uçak seferlerinin artırılmasından bağlantılı uçuşlara, hava sahası kullanımından kod paylaşımına uzanan çok geniş kapsamlı ve stratejik öneme sahip bir anlaşma oldu. Bu anlaşma ile Türki Cumhuriyetler ile Uzakdoğu uçuşlarımızda Rusya Hava Sahası ve Transsibirya hattı kullanılabilecek. Diğer taraftan, Türk havayolu işletmeleri Azerbaycan, Beyaz Rusya, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, Özbekistan, Tacikistan uçuşlarında Rostov FIR’ının frekans kısıtlaması olmaksızın kullanılması gibi önemli bir hak elde edilmiştir. Bu anlaşmanın kazanımları içinde ayrıca, Tokyo, Osaka, Bişkek-Ulanbator ile Pekin, Şangay, Seul gibi Uzakdoğu seferlerinde Transsibirya hattının kullanılması da bulunmaktadır. Hindistan ise Uzakdoğu ile aramızdaki en önemli durak noktasıdır ve sivil havacılıkta önemli bir HUB konumundadır. Hindistan için de Türkiye, diğer pazarlara açılım noktasında aynı konumda bulunmaktadır. Yeni Delhi, Bombay, Kolkata, Chennai, Bangalore, Hyderabad, Ahmedabad ve Amritsar ise bizin Hindistan’daki uçuş noktalarımız. Sınırsız kargo seferi gerçekleştirme imkanımız mevcut. Rota güzergahındaki noktalarda sınırlama olmaksızın iki ülke arasında 3. 4. ve 5. Trafik Haklı kargo seferleri gerçekleştirilebilmektedir. 3. Taraflar hariç Kod Paylaşımı yapılabilmektedir. 
 
Türkiye dünya hava kargo pazarında nasıl bir rol üstleniyor ve coğrafi avantajları ile ne tür fırsatlar sunuyor? 
2010 yılından itibaren dünya genelinde hava kargo taşımacılığı durağan bir seyir izlemektedir. Özellikle yakıt fiyatlarındaki artış nedeniyle havayolu kargo taşımacılığı daha da maliyetli hale gelmiştir. Ancak dünyada %1 ile 2 büyüme gösteren hava kargo trafiğinde, ülkemiz çift haneli rakamlarla büyümesini sürdürmektedir. Uçuş ağının genişliği, Türkiye’nin hava kargo sektörünün geliştirilmesi açısından büyük öneme haiz. Hava kargo uçuş ağında yaşanan gelişmelerin yanı sıra teknik altyapı ve havaalanları konusunda atılan adımlar, ithalat ve gümrük düzenlemeleri ile Bakanlığımız ve diğer ilgili kurumlarının çalışmaları ile hava kargo taşımacılığı orta ve uzun vadede daha büyük gelişmelere sahne olacaktır. 
Lojistik sektörünün gelişmesi açısından altyapı yatırımları hayati öneme sahip. Bu kapsamda havaalanlarımızda önemli kapasite artırımları söz konusu ve havalimanlarının kargo tesislerinde genişlemeye yönelik çalışmalar devam ediyor. İstanbul Atatürk Havalimanı’na 40 bin metrekarelik bir kargo terminali inşa edilmektedir. Böylelikle mevcut operasyon alanının 2.5 kat artması beklenmektedir. Sabiha Gökçen Havalimanı’nda da kargo kapasitesinin artırılmasına yönelik çalışmalar devam ediyor. Ülkemizin 3. Havalimanı’nın yapımı ve transit uçuş merkezi haline gelmesi ile birlikte Avrupa-Asya arasındaki hava kargo taşımacılığının payının artacağı düşünülmektedir.
Yakın zamana kadar havayolu taşımacılığının merkezi Avrupa’ydı. Ancak sivil havacılıktaki büyümenin Asya ve Uzakdoğu bölgesindeki hızlı gelişimi çerçevesinde artık havacılıkta merkez Doğu’ya kaymaktadır. Özellikle İstanbul, Doha, Abu Dabi, Dubai gibi şehirlerin havayolunun merkezi haline geleceği belirtilmektedir. Dolayısıyla 3. Havalimanı gibi dev projelerin yanı sıra uçuş emniyeti ve havacılık güvenliği standartlarının yükseltilmesi ve güvenli kargo projesi gibi henüz dünya genelinde sadece 11 ülkede yürütülmekte olan bir projeyi bir an önce uygulamaya geçirerek, ülkemizin sahip olduğu avantajı en iyi şekilde değerlendirmek istiyoruz. 
Özellikle hava kargo taşımacılığı açısında 2023 hedefleri içinde yer alan bölgesel havaalanları konusunda çok hızlı gelişme kaydettik. Ülkemizin önemli ihracat potansiyelini barındıran Adana, Mersin, Tarsus bölgesine hizmet verecek Çukurova Bölgesel Havalimanı ile Kütahya, Afyon ve Uşak illerini kapsayacak Zafer Havaalanı Projeleri hava kargo taşımacılığı açısından çok büyük önem taşımaktadır. 10. Ulaştırma Şurası sonunda, havacılık sektörümüz ile ilgili alınan kararlar içinde “Hava kargo taşımacılığına uygun olan havaalanlarının ‘serbest bölge’ ilan edilmesi” bulunmaktadır. Bakanlığımızın “Türk Modeli” olarak bilinen Yap-İşlet-Devret Modeli ile havalimanı hizmet kalitesinde, dünya standartlarının üzerinde bir noktaya gelinmiştir. 
 
3. HAVALİMANI BÜYÜMEYE HIZ KATACAK
2016 yılında tamamlanması beklenen 3. Havalimanı, hava kargo sektörüne ve Türkiye’nin bu alanda ‘hub’  olma hedefine nasıl bir katkı sunacak? 
Bildiğiniz üzere, hava kargo taşımacılığında havaalanı altyapısının sektörün gelişimini destekleyecek nitelikte olması gerekiyor. Atatürk Havalimanı sivil havacılıkta yaşanan gelişmeler dolayısı ile gelecekteki talebi karşılamaya yetecek düzeyde değil. Bu çerçevede Türkiye’nin, sivil havacılıktaki dünya genelinde en hızlı gelişen ülkelerden biri olarak bu ihtiyaca cevap verebilecek bir havaalanına ihtiyacı var. 2023 hedefleri arasında yer alan 3. Havaalanı, 150 milyon yolcu kapasitesi ile dünyanın en büyük havaalanlarından biri olacak. 4 ayrı terminal binası yapılması planlanan havaalanının özellikle hava kargo uçuşları için Türkiye’nin bir merkez haline getirilmesi bakımından önemi büyüktür.Yeni havaalanının hizmete girmesi ile birilikte, uçuş ağımızı daha da geliştirmeyi ve dolayısı ile artan talebi çok daha rahat karşılamayı, Türkiye’nin havacılıkta bir “hub” ve transit uçuş merkezi haline gelmesini hedefliyoruz. Hava kargo taşımacılığında “ürün” ve “pazar” olmak üzere iki unsur üzerinden yürüyen büyümede 3. Havaalanı’nın lojistik merkez olarak pazar bazlı büyümenin temel unsuru olacağını düşünüyoruz. Dolayısı ile katma değeri yüksek olan ürünlere yönelmek suretiyle sağlanacak ürün bazlı büyüme ve ticaret hacmindeki artış için gerekli altyapıyı oluşturmuş olacağız. 
 
Hava kargo sektörünün mevcut sorunları ve çözüm önerilerinizi öğrenebilir miyiz? 
Uçuş emniyeti ve havacılık güvenliği temelinde sürdürülebilir bir büyüme sağlanması hayati bir husus. IATA ve ICAO gibi uluslararası kuruluşlar tarafından belirlenen yüksek emniyet ve güvenlik standartlarına uyulması, sektörümüzün kendi başarısı ve gelişimi açısından birincil önemde. Bu standartları yakaladığımız sürece güvenlik noktasındaki en önemli engeli aşmış olacağız. Diğer bir husus ise hava taşımacılığının diğer ulaşım modlarına göre daha pahalı olmasıdır. Deniz taşımacılığının ihracatta havayolundan aldığı payın giderek arttığı ortadadır. Bu kapsamda hızlı ulaşımın tercih edileceği ürünlere yönelik ithalat rejimi gerekmektedir. Dolayısı ile havayoluyla ihracat edilecek ürün çeşitliği konusu da sektörünün gelişimini etkileyen en temel unsurların başında gelmektedir. Türkiye’nin bir dağıtım merkezi olarak hava kargo sektöründe etkinliğini artırabilmesi için uçak filomuzun taşıma kapasitesinin ve ulaşım ağı genişliğinin yanı sıra altyapı ve kolaylaştırıcı gümrük uygulamaları büyük önem taşıyor. Teknik altyapı, iş süreçlerini etkinleştirecek ve verimli kılacak kalifiye personel ihtiyacı, imalat, nakliye ve dağıtımı içine alan tedarik zinciri engellerinin aşılması gerekiyor. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı mevzuatındaki gelişmeler, hava kargo taşımacılığın geleceğini belirleyecek faktörlerin başında geliyor. Diğer taraftan Türkiye’nin Lojistik Master Planı ve Lojistik Kanunu’nun bir an önce hayata geçirilmesi de bu alandaki potansiyelin etkin kullanılması ve sürdürülebilir büyümenin sağlanması açısından önem taşımaktadır.  
 
GÜVENLİ KARGODA İLK ADIM ATILDI 
5 Kasım 2013 tarihinde IATA ile imzaladıkları protokol çerçevesinde Güvenli Kargo uygulaması için ilk adımı attıklarını vurgulayan Bilal Ekşi sözlerini şöyle sürdürdü: “Kargoların kesintisiz akışının sağlanmasını içeren Güvenli Kargo projesi kapsamında havayolu, gönderici, kargo acentesi ve destinasyon üzerinden ülkemizde güvenli kargo tedarik ağı zinciri için gerekli mevzuat ve uygulama altyapısının oluşturulması hedefleniyor. Bir yıllık periyotta tespit edilen eksikliklerin giderilmesinin ardından pilot uygulamaya geçilecek ve 6 ay sürecek bu aşamanın ardından mevzuat ve uygulama tekrar gözden geçirilerek tüm operasyonlara yaygınlaşması için bir yol haritası veya iş takvimi oluşturulacak. Projenin süresi ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, IATA güvenli kargo uygulamasının tüm operasyonlara yayılması için yaklaşık 5 yıllık bir zaman öngörüyor. 2015 yılı sonunda projeyi tümüyle hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Projenin hayata geçmesi ile de kargo gönderim hızının artırılmasından, maliyetlerin düşürülmesine ve kargo güvenliğinin artırılmasına varıncaya değin çok sayıda kazanım elde edileceğini düşünüyoruz.” 
 

 




SEKTÖRLER VE LOJİSTİK

  • Otomotiv
  • Enerji
  • Gıda
  • Akaryakıt
  • Tekstil
  • Kimya
  • İnşaat
  • Lastik
  • İhracat